Search
Translation
Games
Programs
Sign up
Log In
Settings
Blog
About Us
Contact us
Account
Log In
Sign up
Settings
English
Türkçe
Deutsche
Русский
العربية
Türkçe
Deutsche
Русский
العربية
ç
ı
ğ
ö
ş
ü
â
Online English Turkish and Multilingual Dictionary 20+ million words and idioms.
eğreti
Turkish - English
Definition of
eğreti
in Turkish English dictionary
makeshift
fake, false, artificial, imitation
artificial
removable
temporary; makeshift
temporary
improvised
rough
Band-aid
transitory
borrowed; temporary, makeshift; false, artificial
stopgap
jury
extrinsic
loose, insecurely fixed, insecure
provisional
{s}
band aid
provisory
Related Terms
eğreti
almak
to borrow
eğreti
gelin
rough point
eğreti
onarım
makeshift repairs
eğreti
verme, ödünç verme
making improvised, lending
eğreti
durmak
1. (for something) to be askew; to sit askew. 2. to be in (a place) temporarily. 3. (for something) to look fake, look false
eğreti
olarak
pro tempore
eğreti
olarak
pro temp
eğreti
oturmak
to sit on the edge of something (as if about to get up)
eğreti
tedbir
stopgap
eğreti
vermek
to lend
Turkish - Turkish
Definition of
eğreti
in Turkish Turkish dictionary
Takma
Uyumsuz, yakışmamış. Üstünkörü, ciddiye almadan: "Her işi eğreti yapar oldun, her işi ucundan tutar oldun."- S. Ayverdi
Uyumsuz, yakışmamış
Takma. İyi yerleşmemiş, yerini bulmamış, belli belirsiz: "Ayakları karada ama, eğreti duruyorlar rıhtım taşları üzerinde."- Z. Selimoğlu
Belirli bir süre sonra kaldırılacak olan, geçici, muvakkat: "O gün için oraya eğreti olarak getirilmişe benziyordu."- A. İlhan
İyi yerleşmemiş, yerini bulmamış, belli belirsiz
Belirli bir süre sonra kaldırılacak olan, geçici, iğreti, muvakkat
Üstünkörü, ciddiye almadan
Related Terms
eğreti
gelin
Osmanlıda delikanlıların ilk deneyimlerini yaşamaları için ewe getirilen ve bir süre delikanlı ile yaşamasına izin verilen kadın
eğreti
Hyphenation
eğ·re·ti
Resimler
Google Resimler
Bing Resimler
History
eğreti
More...
Clear
Favorites
More...
Clear