eğil

listen to the pronunciation of eğil
Turkish - English
{f} leaned

Tom was expecting a kiss, so he leaned forward and puckered his lips. - Tom bir öpücük bekliyordu, bu yüzden öne doğru eğildi ve dudaklarını buruşturdu.

The tower leaned slightly to the west. - Kule batıya doğru hafifçe eğildi.

{f} sagging
{f} cant
{f} leant
{f} sag
{f} lean

The tower leaned slightly to the west. - Kule batıya doğru hafifçe eğildi.

Tom leaned down for a closer look. - Tom, daha yakından bakmak için eğildi.

canted
stooped

He stooped to put on his shoes. - O, ayakkabılarını giymek için eğildi.

Tom stooped and picked up the coin. - Tom öne doğru eğildi ve bozuk parayı aldı.

eğil
Favorites