eğil

listen to the pronunciation of eğil
Turkish - English
{f} leaned

Tom was expecting a kiss, so he leaned forward and puckered his lips. - Tom bir öpücük bekliyordu, bu yüzden öne doğru eğildi ve dudaklarını buruşturdu.

The old man leaned forward and asked his wife with a soft voice. - Yaşlı adam öne doğru eğildi ve karısına yumuşak bir sesle sordu.

{f} sagging
{f} cant
{f} leant
{f} sag
{f} lean

Tom leaned down for a closer look. - Tom, daha yakından bakmak için eğildi.

The old man leaned forward and asked his wife with a soft voice. - Yaşlı adam öne doğru eğildi ve karısına yumuşak bir sesle sordu.

canted
stooped

He stooped to put on his shoes. - O, ayakkabılarını giymek için eğildi.

My grandma stooped down and picked up a needle and thread. - Babaannem eğildi ve bir iğne ve iplik aldı.

eğil
Favorites