duyar

listen to the pronunciation of duyar
Turkish - English
sensitive, sensible hassas
sensitive, sensible
sensitive

He is very sensitive to cold. - O, soğuğa karşı çok duyarlıdır.

Man's skin is very sensitive to temperature changes. - İnsan cildi sıcaklık değişikliklerine karşı çok duyarlıdır.

(Pisikoloji, Ruhbilim) sentiment

I agree with your sentiment. - Ben senin duyarlılığına katılıyorum.

sensible

Ben, if anything, is a sensible man. - Ben aksine duyarlı bir adamdır.

Tom is being sensible, isn't he? - Tom duyarlı davranıyor, değil mi?

duy
heard

We heard the boy playing the violin. - Çocuğun Keman çaldığını duyduk.

Tom heard this and got angry. - Tom bunu duydu ve kızdı.

duy
(Elektrik, Elektronik) lamp base
duy
lamp socket
duy
point

We'd all be interested in your point of view. - Bakış açına hepimiz ilgi duyardık.

duy
female connector
Duy
light socket
duy
snout
duy
receptacle
duy
socket
duy
(electric light) socket
duy
holder
nem duyar elemanı
hygrostat
sesler duyar gibi olmak
seem to hear voice
Turkish - Turkish
Duygulu, duygun, duyarlı, hassas
Beden üzerinde uyarıldığında hızlı ve güçlü tepkilere yol açan
duyar kat
Film tabanı üzerinde yer alan, ışığa karşı duyarlığı olan gümüş bromürlü ecza tabakası
duy
Elektrik ampulünün takıldığı yivli yer
duy
Elektrik ampulünün takıldığı bakır veya pirinçten yivli yer
duyar
Favorites