The balance at the bank stands at two million yen.
- Bankadaki bakiye 2 milyon yende duruyor.
Somebody is standing in front of his room.
- Biri odasının önünde duruyor.
Once the complaining starts, it never ends.
- Bir defa şikayet etmeye başladığında asla durmaz.
He stood at the end of the line.
- Sıranın sonunda durdu.
Somebody is standing in front of his room.
- Biri odasının önünde duruyor.
These two are standing abreast.
- Bu ikisi yan yana duruyor.
A car stopped at the entrance.
- Girişte bir araba durdu.
My house is close to a bus stop.
- Evim otobüs durağına yakın.
The blue sports car came to a screeching halt.
- Mavi spor araba durma noktasına geldi.
Halt! Stay right where you are or I'll shoot!
- Dur! Olduğun yerde kal, yoksa vururum!
Hold up, what do you think you're doing?
- Dur bakalım, Sen ne yaptığını düşünüyorsun?
I wonder how Tom is holding up.
- Acaba Tom'un durumu nasıl?
He stalled the engine three times.
- Üç kez motoru durdurdu.
He pushed the stalled car with all his might.
- O, bütün gücüyle durmuş arabayı itti.
Onlar buluşmaları süresince kayak yapmaya gittiler.
- They went skiing during their date.
Amerika'da kaldığı süredeki deneyimlerini bize anlatmaya başladı. Biz dikkat kesildik.
- He started to tell us his experiences during his stay in America. We were all ears.