duruşma

listen to the pronunciation of duruşma
Turkish - English
hearing

A preliminary hearing is scheduled for October 20th. - Bir ön duruşma 20 Ekim'de planlanıyor.

This is a hearing, not a trial. - Bu bir yargılama değil bir duruşmadır.

trial

He was captured and held for trial. - Yakalandı ve duruşma için tutuldu.

That man is going on trial next week. - O adam gelecek hafta duruşmaya gidiyor.

(Hukuk) hearing, proceedings
(Kanun,Politika, Siyaset) proceedings
oral hearing
lawsuit
audience
court hearing
hold hearing
duruşma avukatı
trial lawyer
duruşma hakimi
trial judge
duruşma hazırlığı
law preliminary proceedings
duruşma listesi
docket
duruşma öncesi tutukluluk
(Hukuk) pre-trial detention
aleni duruşma
(Hukuk) public hearing
açık duruşma
law public hearing
duruşmalar
(Hukuk) hearings
gizli celse/duruşma
law private hearing
göstermelik duruşma
show trial
kapalı duruşma
closed hearing
mecburi gizli duruşma
(Kanun) mandatory closed session
ön duruşma
pretrial
ön duruşma
preliminary

A preliminary hearing is scheduled for October 20th. - Bir ön duruşma 20 Ekim'de planlanıyor.

ön duruşma ile ilgili
pretrial
Turkish - Turkish
Davacı ile davalının yargıç karşısında hazır bulundukları yargılama evresi
Davacı ile davalının yargıç karşısında hazır bulundukları yargılama evresi: "Ortada zaptiyesiyle, hapishanesiyle, hâkimleri, duruşmaları ile devlet kuvveti vardı, karşı durulamazdı."- T. Buğra
(Hukuk) MÜRAFAA
murafaa
Duruşmak
(Osmanlı Dönemi) MÜMARESE
açık duruşma
Mahkemede herkesin duruşmayı dinleyebileceği oturum, açık celse
gizli duruşma
Adliyede, sadece izinli veya görevli olanların katılabildiği, kamuya kapalı duruşma, gizli celse
kapalı duruşma
Mahkemede görevlilerden ve izinli olanlardan başkasının bulunmadığı duruşma
English - Turkish

Definition of duruşma in English Turkish dictionary

trial judge duruşma
hakimi
duruşma
Favorites