Somebody is standing in front of his room.
- Biri odasının önünde duruyor.
I could scarcely stand on my feet.
- Ayaklarımın üzerinde güçlükle durabiliyordum.
Once the complaining starts, it never ends.
- Bir defa şikayet etmeye başladığında asla durmaz.
It rained for several days on end.
- Birkaç gün durmadan yağmur yağdı.
Someone is standing behind the wall.
- Birisi duvarın arkasında duruyor.
Somebody is standing in front of his room.
- Biri odasının önünde duruyor.
A car stopped at the entrance.
- Girişte bir araba durdu.
At the Battle of Verdun, French forces stopped a German attack.
- Verdun Savaşında,Fransız güçleri bir Alman saldırısını durdurdu.
It was because of the storm that the trains were halted.
- Fırtınadan dolayı trenler durduruldu.
The blue sports car came to a screeching halt.
- Mavi spor araba durma noktasına geldi.
The rule holds good in this case.
- Kural bu durumda geçerlidir.
When riding the escalator, please hold the handrail and stand inside the yellow line.
- Yürüyen merdivene binerken lütfen tırabzanı tut ve sarı çizginin içinde dur.
He stalled the engine three times.
- Üç kez motoru durdurdu.
He pushed the stalled car with all his might.
- O, bütün gücüyle durmuş arabayı itti.
Fiyatlar son on yıl boyunca sürekli arttı.
- Prices have risen steadily during the past decade.
Amerika'da kaldığı süredeki deneyimlerini bize anlatmaya başladı. Biz dikkat kesildik.
- He started to tell us his experiences during his stay in America. We were all ears.