Definition of durdurma in Turkish English dictionary
- tackle
- retention
- stop, shutoff, interception
- interception
- hold
- suppression
- (Hukuk) cessation
- suspension
- stoppage
- arrest
- interruption
- check
- stopping (something or someone)
- shutoff
- (Çevre) shutdown
- disconnected
- abortion
- (Bilgisayar) forced abort
- laying off
- (Ticaret) suspention
- cut out
- stop
I tried to stop him, but he left me behind.
- Onu durdurmaya çalıştım, ama beni geride bıraktı.
We thought it impossible to stop him.
- Onu durdurmanın imkansız olduğunu düşündük.
- abeyance
- {i} intercepting
- to cease
- pause
- holdup
- {i} stopping
How about stopping the car and taking a rest?
- Arabayı durdurmaya ve biraz dinlenmeye ne dersin?
There was no stopping Tom.
- Tom'u durdurmanın imkanı yoktu.
- intercept
- durdurmak
- halt
- durdurmak
- stop
The Japanese military forces seemed too strong to stop.
- Japon askeri güçleri durdurmak için çok güçlü görünüyordu.
What should I do to stop hiccoughs?
- Hıçkırığı durdurmak için ne yapmalıyım?
- durdurmak
- cease
- durdurma bobini
- blocking choke
- durdurma kodu
- stop code
- durdurma kolu
- stop lever
- durdurma noktası
- cutoff
- durdurma pimi
- stop pin
- durdurma potansiyeli
- stopping potential
- durdurma zamanı
- stop time
- durdurmak
- (İnşaat) interrupt
- dur
- {f} stand
I could scarcely stand on my feet.
- Ayaklarımın üzerinde güçlükle durabiliyordum.
He always stands off when people are enthusiastic.
- İnsanlar çoşkuluyken, o her zaman uzak durur.
- durdurmak
- call off
- durdurmak
- {f} suspend
- durdurmak
- put a stop to
- durdurmak
- land
- acil durdurma
- emergency shutdown
- dur
- (Bilgisayar) end
Once the complaining starts, it never ends.
- Bir defa şikayet etmeye başladığında asla durmaz.
It rained for several days on end.
- Birkaç gün durmadan yağmur yağdı.
- durdurmak
- keep back
- durdurmak
- freeze
- durdurmak
- do away with
- durdurmak
- stand
- durdurmak
- inactivate
- durdurmak
- abolish
- durdurmak
- shutdown
- durdurmak
- plug
- durdurmak
- choke
- durdurmak
- supress
- durdurmak
- (Dilbilim) chuck up
- durdurmak
- conclude
- durdurmak
- shut down
- durdurmak
- waylay
- durdurmak
- inhibit
- durdurmak
- pause
- durdurmak
- retain
- durdurmak
- (Kanun) estop
- durdurmak
- set up
- durdurmak
- paralyze
- durdurmak
- shut
- durdurmak
- call a halt to
- durdurmak
- embar
- durdurmak
- cushion
- durdurmak
- (Ticaret) quit
- durdurmak
- stall
- durdurmak
- throw up
- durdurmak
- stem the tide of
- hukuki işlemleri durdurma
- caveat
- dur
- conk out
- dur
- {f} standing
Someone is standing behind the wall.
- Birisi duvarın arkasında duruyor.
These two are standing abreast.
- Bu ikisi yan yana duruyor.
- durdurmak
- arrest
- durdurmak
- drop
- durdurmak
- discontinue
- durdurmak
- check
- durdurmak
- shut off
- durdurmak
- break sth up
- durdurmak
- intercept
- durdurmak
- pull up
- durdurmak
- call a halt
- durdurmak
- pack it in
- durdurmak
- abandon
- durdurmak
- {f} suppress
- durdurmak
- draw up
- acil durdurma butonları
- emergency stop buttons
- band beslemeyi durdurma
- sliver feed stop
- dinamik durdurma
- dynamic stop
- dur
- hold on
- dur
- stop
I'm getting off the train at the next stop.
- Sonraki durakta trenden ineceğim.
My house is close to a bus stop.
- Evim otobüs durağına yakın.
- dur
- halt
It was because of the storm that the trains were halted.
- Fırtınadan dolayı trenler durduruldu.
The blue sports car came to a screeching halt.
- Mavi spor araba durma noktasına geldi.
- dur
- hist
- dur
- hold it
- dur
- nix
- dur
- hold
When riding the escalator, please hold the handrail and stand inside the yellow line.
- Yürüyen merdivene binerken lütfen tırabzanı tut ve sarı çizginin içinde dur.
The rule holds good in this case.
- Kural bu durumda geçerlidir.
- dur
- whoa
- dur
- stall
He pushed the stalled car with all his might.
- O, bütün gücüyle durmuş arabayı itti.
You've stalled the engine.
- Sen motoru durdurdun.
- durdurmak
- abort , stop
- durdurmak
- deactivate
- durdurmak
- hold up
- durdurmak
- collar
- durdurmak
- block
- durdurmak
- abort
- durdurmak
- jam
- durdurmak
- baulk
- durdurmak
- to stop, bring to a stop
- durdurmak
- choke back
- durdurmak
- lock
- durdurmak
- (at) pull-in
- durdurmak
- choke off
- durdurmak
- hold back
- durdurmak
- jugulate
- durdurmak
- choke down
- durdurmak
- bring short
- durdurmak
- give over
- durdurmak
- intermit
- durdurmak
- to stop, to cease, to quit, to arrest, to halt, to discontinue; to detain; to stem, to staunch
- durdurmak
- crimp
- durdurmak
- {f} stem
- durdurmak
- detain
- durdurmak
- {f} paralyse
- durdurmak
- {f} stay
- durdurmak
- {f} stow
- durdurmak
- {f} stanch
- durdurmak
- hold
- durdurmak
- {f} staunch
- düzenli durdurma
- (Bilgisayar) orderly closedown
- emniyetli durdurma depremi
- (Çevre) safe shutdown earthquake
- faaliyetini durdurma
- close down
- fitil durdurma segmenti
- sliver stop lever
- fitil durdurma tertibatı
- roving stop device
- fitil durdurma tertibatı
- feed stop
- haksız uygulamayı durdurma emri
- (hukuk) cease and desist order
- işi durdurma
- stoppage
- klima durdurma rölesi
- (Otomotiv) air conditioning cutout relay
- kodlu durdurma
- coded stop
- korozyon durdurma katkısı
- corrosion inhibiting admixture
- otomatik durdurma
- automatic stop
- silecek durdurma düğmesi
- (Otomotiv) wiper park switch
- yayını durdurma
- shutdown
- yürütmeyi durdurma emri
- supersedeas
- çalışmayı durdurma
- shutdown
- ödemeyi durdurma
- stop payment
- ödemeyi durdurma emri
- stop payment order