Definition of durdurma in Turkish English dictionary
- tackle
- retention
- stop, shutoff, interception
- interception
- hold
- suppression
- (Hukuk) cessation
- suspension
- stoppage
- arrest
- interruption
- check
- stopping (something or someone)
- shutoff
- (Çevre) shutdown
- disconnected
- abortion
- (Bilgisayar) forced abort
- laying off
- (Ticaret) suspention
- cut out
- stop
John drinks too much these days. We have to stop him from drinking any more.
- John bu günlerde çok içiyor. Biz onu artık içmemesi için durdurmak zorundayız.
Jane must stop giving way to her desire for chocolate.
- Jane çikolataya olan tutkusunu durdurmalıdır.
- abeyance
- {i} intercepting
- to cease
- pause
- holdup
- {i} stopping
How about stopping the car and taking a rest?
- Arabayı durdurmaya ve biraz dinlenmeye ne dersin?
There was no stopping them.
- Onları durdurmanın imkanı yoktu.
- intercept
- durdurmak
- halt
- durdurmak
- stop
Tom certainly made no attempt to stop the fight.
- Tom döğüşü durdurmak için kesinlikle hiçbir girişimde bulunmadı.
John drinks too much these days. We have to stop him from drinking any more.
- John bu günlerde çok içiyor. Biz onu artık içmemesi için durdurmak zorundayız.
- durdurmak
- cease
- durdurma bobini
- blocking choke
- durdurma kodu
- stop code
- durdurma kolu
- stop lever
- durdurma noktası
- cutoff
- durdurma pimi
- stop pin
- durdurma potansiyeli
- stopping potential
- durdurma zamanı
- stop time
- durdurmak
- (İnşaat) interrupt
- dur
- {f} stand
The balance at the bank stands at two million yen.
- Bankadaki bakiye 2 milyon yende duruyor.
Somebody is standing in front of his room.
- Biri odasının önünde duruyor.
- durdurmak
- call off
- durdurmak
- {f} suspend
- durdurmak
- put a stop to
- durdurmak
- land
- acil durdurma
- emergency shutdown
- dur
- (Bilgisayar) end
Let's wait for the rain to end!
- Yağmurun durmasını bekleyelim!
Once the complaining starts, it never ends.
- Bir defa şikayet etmeye başladığında asla durmaz.
- durdurmak
- keep back
- durdurmak
- freeze
- durdurmak
- do away with
- durdurmak
- stand
- durdurmak
- inactivate
- durdurmak
- abolish
- durdurmak
- shutdown
- durdurmak
- plug
- durdurmak
- choke
- durdurmak
- supress
- durdurmak
- (Dilbilim) chuck up
- durdurmak
- conclude
- durdurmak
- shut down
- durdurmak
- waylay
- durdurmak
- inhibit
- durdurmak
- pause
- durdurmak
- retain
- durdurmak
- (Kanun) estop
- durdurmak
- set up
- durdurmak
- paralyze
- durdurmak
- shut
- durdurmak
- call a halt to
- durdurmak
- embar
- durdurmak
- cushion
- durdurmak
- (Ticaret) quit
- durdurmak
- stall
- durdurmak
- throw up
- durdurmak
- stem the tide of
- hukuki işlemleri durdurma
- caveat
- dur
- conk out
- dur
- {f} standing
Somebody is standing in front of his room.
- Biri odasının önünde duruyor.
Someone is standing behind the wall.
- Birisi duvarın arkasında duruyor.
- durdurmak
- arrest
- durdurmak
- drop
- durdurmak
- discontinue
- durdurmak
- check
- durdurmak
- shut off
- durdurmak
- break sth up
- durdurmak
- intercept
- durdurmak
- pull up
- durdurmak
- call a halt
- durdurmak
- pack it in
- durdurmak
- abandon
- durdurmak
- {f} suppress
- durdurmak
- draw up
- acil durdurma butonları
- emergency stop buttons
- band beslemeyi durdurma
- sliver feed stop
- dinamik durdurma
- dynamic stop
- dur
- hold on
- dur
- stop
At the Battle of Verdun, French forces stopped a German attack.
- Verdun Savaşında,Fransız güçleri bir Alman saldırısını durdurdu.
I'm getting off the train at the next stop.
- Sonraki durakta trenden ineceğim.
- dur
- halt
Halt! Stay right where you are or I'll shoot!
- Dur! Olduğun yerde kal, yoksa vururum!
They were unanimous that the war should be brought to a halt.
- Onlar savaşın durdurulması gerektiği konusunda aynı fikirdeydiler.
- dur
- hist
- dur
- hold it
- dur
- nix
- dur
- hold
I wonder how Tom is holding up.
- Acaba Tom'un durumu nasıl?
Hold up, what do you think you're doing?
- Dur bakalım, Sen ne yaptığını düşünüyorsun?
- dur
- whoa
- dur
- stall
You've stalled the engine.
- Sen motoru durdurdun.
A stalled car impedes traffic in the left lane.
- Durmuş bir araba sol şeritte trafiği engelliyor.
- durdurmak
- abort , stop
- durdurmak
- deactivate
- durdurmak
- hold up
- durdurmak
- collar
- durdurmak
- block
- durdurmak
- abort
- durdurmak
- jam
- durdurmak
- baulk
- durdurmak
- to stop, bring to a stop
- durdurmak
- choke back
- durdurmak
- lock
- durdurmak
- (at) pull-in
- durdurmak
- choke off
- durdurmak
- hold back
- durdurmak
- jugulate
- durdurmak
- choke down
- durdurmak
- bring short
- durdurmak
- give over
- durdurmak
- intermit
- durdurmak
- to stop, to cease, to quit, to arrest, to halt, to discontinue; to detain; to stem, to staunch
- durdurmak
- crimp
- durdurmak
- {f} stem
- durdurmak
- detain
- durdurmak
- {f} paralyse
- durdurmak
- {f} stay
- durdurmak
- {f} stow
- durdurmak
- {f} stanch
- durdurmak
- hold
- durdurmak
- {f} staunch
- düzenli durdurma
- (Bilgisayar) orderly closedown
- emniyetli durdurma depremi
- (Çevre) safe shutdown earthquake
- faaliyetini durdurma
- close down
- fitil durdurma segmenti
- sliver stop lever
- fitil durdurma tertibatı
- roving stop device
- fitil durdurma tertibatı
- feed stop
- haksız uygulamayı durdurma emri
- (hukuk) cease and desist order
- işi durdurma
- stoppage
- klima durdurma rölesi
- (Otomotiv) air conditioning cutout relay
- kodlu durdurma
- coded stop
- korozyon durdurma katkısı
- corrosion inhibiting admixture
- otomatik durdurma
- automatic stop
- silecek durdurma düğmesi
- (Otomotiv) wiper park switch
- yayını durdurma
- shutdown
- yürütmeyi durdurma emri
- supersedeas
- çalışmayı durdurma
- shutdown
- ödemeyi durdurma
- stop payment
- ödemeyi durdurma emri
- stop payment order