Kaza, trafiği büyük bir karışıklık içine soktu.
- The accident threw traffic into great confusion.
354618 no'lu örnek cümle, Tatoeba web sitesinde birçok karışıklık yarattı.
- Example sentence no. 354618 created a lot of confusion on the Tatoeba website.
Tom, Mary'nin yüzünde bir şaşkınlık bakışı gördü.
- Tom saw a look of confusion on Mary's face.
Elektrik kesildiğinde herkes şaşkınlık içinde koşuşturuyordu.
- When the electricity went off everyone was rushing about in a state of confusion.
İklim değişimi, iç savaş,finansal zorluk ve altyapısal kaosun hepsi bu ülkede karışıklığa neden olmuştu.
- Climate change, civil war, financial hardship, and infrastructural chaos have all caused turmoil in this country.
Çarpık kentleşme ve kaos pek çok planlama sorunları yaratır.
- Urban sprawl and chaos create many planning problems.
The Diet broke up in confusion.
- Das Parlament ging im Durcheinander auseinader.
A lot of things happened and my schedule was messed up.
- Es geschahen eine Menge Dinge und mein Zeitplan war durcheinandergewirbelt.