Polisten saklandığı için, Dima geceyi bir çöplükte geçirdi.
- Hiding from the police, Dima spent the night in a dumpster.
Tom'un evi bir çöplük.
- Tom's place is a dump.
Buz iki inç kalınlığında.
- The ice is two inches thick.
Aşkın ince olduğu yerde hatalar kalındır.
- Faults are thick where love is thin.
Bu şirketler kurşun ve radyoaktif atıkları içme suyumuza boşaltmak istiyorlar. Bu hoşgörülemez.
- These corporations want to dump lead and radioactive waste in our drinking water. This cannot be tolerated.
Bu yer bir çöp yığını.
- This place is a dump.
Bu yer bir çöp yığını.
- This place is a dump.
Bizim yeni bir damperli kamyon istememiz gerekiyor. Bu dolu.
- We need to ask for a new dump truck. This one's full.
Tom neredeyse damperli bir kamyon tarafından eziliyordu.
- Tom was almost run over by a dump truck.
Yoğun sis nedeniyle uçuş iptal edildi.
- The flight was cancelled because of the thick fog.
Çorba yoğunlaşana kadar kaynatın.
- Boil the soup down until it becomes thick.
Bu şirketler kurşun ve radyoaktif atıkları içme suyumuza boşaltmak istiyorlar. Bu hoşgörülemez.
- These corporations want to dump lead and radioactive waste in our drinking water. This cannot be tolerated.
Yatmadan önce genelde ceplerindeki tüm bozuk paraları çıkartıp masaya boşaltır.
- Before going to bed, he usually takes all the coins from his pockets and dumps them on the table.
Bu şirketler kurşun ve radyoaktif atıkları içme suyumuza boşaltmak istiyorlar. Bu hoşgörülemez.
- These corporations want to dump lead and radioactive waste in our drinking water. This cannot be tolerated.
Gemi, kalın sisle kaplı, şafakta yola çıktı.
- The ship, covered in thick fog, set sail at dawn.
Zemin kalın bir halı ile kaplıdır.
- The floor is covered with a thick carpet.
Onun koyu makyajı iğrençtir.
- Her thick makeup is disgusting.
Koyu, kremalı mantar çorbası severim.
- I love thick, creamy mushroom soup.
Tom evrak çantasının içindekileri masaya döktü.
- Tom dumped the contents of his briefcase out on the table.
Kamyon kumu yere döktü.
- The truck dumped the sand on the ground.
Kar o kadar sık düşmeye başladı ki küçük çocuk kendi elini göremedi.
- The snow began to fall so thickly that the little boy could not see his own hand.
Orman sık ve aşılmazdı.
- The forest was thick and impenetrable.
Kar o kadar sık düşmeye başladı ki küçük çocuk kendi elini göremedi.
- The snow began to fall so thickly that the little boy could not see his own hand.
Orman sık ve aşılmazdı.
- The forest was thick and impenetrable.
Tostunun üstüne kalınca bal yaydı.
- She spread honey thickly on her toast.
The new XML dump is coming soon.
To take a dump.
Don't feel bad about moving away from this dump.
Authorities have launched a criminal investigation into suspected dumping of homeless people on Skid Row after police witnessed ambulances leaving five people on a street there during the weekend.
... the deficit and make the investments that we need to make without dumping those costs ...