Yerde bir çukur kazdık.
- We dug a hole in the ground.
O, bahçede bir çukur kazdı.
- He dug a hole in the garden.
Derin kazmak zorunda kalacağız.
- We're going to have to dig deep.
Bir kadınla tartışmak suyu boğmaya çalışmak, ateşi yakmak, toprağı kazmak ya da havayı yakalamaya çalışmak gibidir.
- Arguing with a woman is like trying to drown the water, burn the fire, dig the soil or catch the air.
Tom kazmaya devam etti.
- Tom continued digging.
Ben bir çukur kazmanı istiyorum.
- I want you to dig a hole.
Bir metre çapında ve iki metre derinliğinde bir çukur kazmak yaklaşık 2.5 saatimi aldı.
- It took me about two and a half hours to dig a hole one meter in diameter and two meters in depth.
Savaş tutuklusu kendini büyük bir onurla taşıdı.
- The prisoner of war bore himself with great dignity.
O, kendi mezarını kazıyor.
- He is digging his own grave.
Bir adam çıplak elleri ile kazı yaparken görüldü.
- One man was seen digging with his bare hands.
Bu makine muazzam çukurlar kazabilir.
- This machine can dig giant holes.
Köpek bir çukur kazıyordu.
- The dog was digging a hole.
Kazı yapmak zor iştir.
- Digging is hard work.
Kazı yapmak zor iştir.
- Digging is hard work.
She is going to dig into Egyptian basket-weaving this semester.