Onun yokluğu fırtına yüzündendi.
- His absence was due to the storm.
Kaza yönetici ihmali yüzündendi.
- The accident was due to the negligence of the caretaker.
Hastalık nedeniyle ödevimde erkek kardeşime yardım ettirmek zorunda kaldım.
- I had to have my brother help me with my homework due to illness.
Yağmur nedeniyle onların gezisi ertelendi.
- Their trip has been cancelled due to rain.
Kaza onun dikkatsizliğinden dolayıydı.
- The accident was due to his carelessness.
Selden dolayı dersler ertelendi.
- Classes have been suspended due to floods.
Onun başarısı çoğunlukla iyi şansa bağlıydı.
- His success was mostly due to good luck.
Tom'un üç saat önce burada vadesi dolmuştu.
- Tom was due here three hours ago.
Bayanlar baylar, havaalanındaki bir kaza sebebiyle varışımız gecikecek.
- Ladies and gentlemen, due to an accident at the airport, our arrival will be delayed.
Son zamanlardaki olaylar sebebiyle, kendimi işime vermem tamamen imkansız.
- Due to recent events, it is completely impossible for me to focus on my work.
Tom 2.30'a kadar burada uygun değil.
- Tom isn't due here till 2:30.
Tom'un davranışı nedeniyle mahkeme Mary'nin hesabının doğru olduğuna inanıyor.
- Due to Tom's behavior, the court is convinced that Mary's account is accurate.
Biriktirdiği serveti şansına ve çok çalışmasına borçlu.
- Her ability to amass a fortune is due to luck and hard work.
Bugünkü durumumu aileme borçluyum.
- What I am today is due to my parents.
Gerekli işlemleri takip etmek zorundayız.
- We have to follow due process.
O, kumar borçlarından dolayı iflas etti.
- He's gone bankrupt due to gambling debts.
Borçlarını ödemiş olan insanların isimlerini listeden silin.
- Cross off the names of the people who have paid their dues.
Uzun süredir hasta olduğundan rengi bembeyaz olmuş.
- Her deathly paleness is due to long illness.
Büyük başarılar sürekli çabalar nedeniyledir.
- Great successes are due to constant efforts.
Tam olarak düşündükten sonra teklifi kabul ettim.
- I accepted the offer after due consideration.
Ciddi bir eğitim etkisi nedeniyle çocuk tamamen farklı bir kişi haline geldi.
- Due to severe educational influence the child became a wholly different person.
Tam olarak düşündükten sonra teklifi kabul ettim.
- I accepted the offer after due consideration.
Sezarın hakkını Sezara verin.
- Give the devil his due.
Sezar'ın hakkı Sezar'a.
- Give credit where credit is due.
Dün Japonya'da bir sürü bina deprem dolayısıyla yıkıldı.
- A lot of buildings collapsed in Japan due to the earthquake yesterday.
Selden dolayı dersler ertelendi.
- Classes have been suspended due to floods.
Rising unemployment due to the economic downturn is spreading.
The baby is just about due.
When is your baby due?.
Payment is due to him in ten days.
With all due respect, you're wrong about that.
The river runs due north for about a mile.
... due to disappear sunday due to emotions and this activity ...
... production of oil and gas in the U.S. is up. But not due to his policies. In spite of his ...