dudaklı

listen to the pronunciation of dudaklı
Turkish - English
lipped
Having some specific type of lip

We met a yellow-lipped woman.

{s} having lips, having a certain type or kind of lips; labiate (Botany)
Labiate
Having a raised lip
Having a lip or lips; having a raised or rounded edge resembling the lip; often used in composition; as, thick-lipped, thin-lipped, etc
having a lip or lips; "a lipped bowl"; "a virgin purest lipped"- John Keats
dudak
lip

Tom kissed Mary on the lips. - Tom Mary'yi dudaklarından öptü.

Lips that touch liquor shall not touch mine. - Liköre dokunan dudaklar benimkine dokunmayacaklar.

dudaklı ayı
sloth bear
dudak
(Dilbilim) labial
dudak
(Denizbilim) labium
dudak
(Tıp) labrum
kalın dudaklı
generous mouth
kiraz dudaklı
with full, red lips
kiraz dudaklı
with red lips
Turkish - Turkish

Definition of dudaklı in Turkish Turkish dictionary

Dudak
leb
Dudak
lep
Dudak
laş
Dudak
(Osmanlı Dönemi) LÜNC
dudak
Ağız
dudak
Ağız: "Eve dudağınızda bir şarkı ile dönüyorsunuz."- H. Taner
dudak
Ağzın, dişleri örten ve dışarıya doğru az veya çok kıvrılan üst ve alt kenarlarından her biri: "Birdenbire kavalı dudaklarına götürdü ve üfürmeye başladı."- H. E. Adıvar
dudak
Toy kuşu, kuğu
dudak
Ağzın, dişleri örten ve dışarıya doğru az veya çok kıvrılan üst ve alt kenarlarından her biri
dudak
Ağzın, dişleri örten ve dışarıya doğru kıvrılan üst ve alt kenarları
dudaklı
Favorites