dua etmek

listen to the pronunciation of dua etmek
Turkish - English
pray

She went down on her knees to pray. - Dua etmek için dizlerinin üstüne çöktü.

We knelt down to pray. - Biz dua etmek için diz çöktük.

invoke
say prayer
bless
to pray, to invoke
say one's prayers
1. to pray. 2. to pray for (someone) out of gratitude
bead
dua et
pray

We knelt down to pray. - Biz dua etmek için diz çöktük.

She went down on her knees to pray. - Dua etmek için dizlerinin üstüne çöktü.

dua etme
praying

Sami continued praying. - Sami dua etmeye devam etti.

I spent five days in that filthy well. In that moment, my only solution was praying. - O pis kuyuda beş gün geçirdim. O anda tek çözümüm dua etmekti.

tespih çekip dua etmek
say the rosary
Turkish - Turkish
Tanrı'ya yalvarmak
(Osmanlı Dönemi) NEDB