Tom, on üç yaşından beri ehliyetsiz araba kullanmakta.
- Tom has been driving without a license since he was thirteen.
Ona araba kullanmayı öğreniyor olduğumu söyle.
- Tell her that I am learning driving.
Tom otobanda çok hızlı araba kullanarak Mary'yi etkilemeye çalıştı ama işe yaramadı.
- Tom tried to impress Mary by driving very fast on the Autobahn, but it didn't work.
Tom çok hızlı araba kullanarak Mary'yi etkilemeye çalıştı.
- Tom tried to impress Mary by driving very fast.
Test sürüşünü geçtikten sonra bir araba aldı.
- After she had passed her driving test, she bought a car.
Kilometre performansı sürüş koşullarına göre değişir.
- Mileage varies with driving conditions.
Karanlıkta araba sürmek uçmak gibidir.
- Driving in the dark feels like flying!
Tom'un şimdiye kadar böyle küçük bir araba sürmeyi düşüneceğinden şüpheliyim.
- I doubt that Tom would ever consider driving such a small car.
Bir araba sürerken çok dikkatli olamazsın.
- You can't be too careful when driving a car.
Araba sürmek çok eğlencelidir.
- Driving a car is a lot of fun.
O sürerken bir otobüs şoförüyle konuşmamak gerekir.
- You shouldn't talk to a bus driver while he's driving.
Araba kullanmak gerçekten çok basit.
- Driving a car is really very simple.
Tom alkollü araba kullanmaktan beş gün hapis ve bir yıl göz hapsine mahkûm edildi.
- Tom was sentenced to five days in jail and a year on probation for drunken driving.
Sürücü sınavını geçebileceğimin mümkün olmadığını düşünüyorum.
- I think it's unlikely that I'll be able to pass my driving test.
Tom'un niçin sürücü testini geçemediğini düşünüyorsun?
- Why do you think Tom wasn't able to pass his driving test?
İlerleme güzel bir kelimedir. Ama onun itici gücü değişikliktir ve değişikliğin kendi düşmanları vardır.
- Progress is a lovely word. But its driving force is change, and change has its enemies.
İlerleme güzel bir kelimedir. Ama onun itici gücü değişikliktir ve değişikliğin kendi düşmanları vardır.
- Progress is a lovely word. But its driving force is change, and change has its enemies.
O herkesten daha az zamanda ehliyetini aldı.
- He got his driving licence in less time than anyone.
O kadının sürücü ehliyeti yok.
- She doesn't have a driving licence.
Doğum kontrol haplarının olası bir yan etkisi, cinsel dürtüdeki kayıptır.
- A possible side effect of the contraceptive pill is a loss of sex drive.
İnsan doğasındaki en güçlü dürtü, önemli olmak arzusudur.
- The strongest drive in human nature is the wish to be important.
Araba sürmek çok eğlencelidir.
- It is a lot of fun to drive a car.
Dikkat edin! Sarhoşken araba sürmek tehlikelidir.
- Take care! It's dangerous to drive drunk.
Başarısız olmazsam, bu yıl ehliyetimi alabilirim.
- If I don't fail, then I can get my driving license this year.
Lütfen bana ehliyetini göster.
- Show me your driving license, please.
Araba kullanmak için çok sarhoştum.
- I was too drunk to drive.
Tom araba kullanmak için hala çok genç.
- Tom is still too young to drive.
Araba kullanmaktan hoşlanmıyorum.
- I don't like to drive.
Boston'da bir daha araba kullanmak istemiyorum.
- I never want to drive in Boston again.
Niçin Tom'un arabası bizim özel araba yolumuza park ediliyor?
- Why is Tom's car parked in our driveway?
Tom araba yolundaki karı temizledi.
- Tom cleared snow from the driveway.
Jim araba sürmeyi öğreniyor.
- Jim is learning how to drive a car.
İçkiliyken araba sürme.
- Don't drink and drive.
Uzun bir araba gezintisi oldu.
- It's been a long drive.
Yardım fonunu yükseltmek için bir araba gezintisine başladılar.
- They started a drive to raise a charity fund.
Tom bir yarış otomobili sürücüsü olmak için gerekenlere sahip değildir.
- Tom doesn't have what it takes to be a race car driver.
Arabada sorun yok, sadece sen kötü bir sürücüsün.
- Nothing is the matter with the car. It's just that you are a bad driver.
Açlık insan güdülerinin belkide en güçlüsüdür.
- Hunger is perhaps the strongest of all human drives.
Araba kullanmak için çok sarhoştum.
- I was too drunk to drive.
Araba kullanmayı öğrenmek biraz vaktimi aldı.
- It took me some time to learn how to drive a car.
Bizi oraya götürmek zorunda kalacaksın.
- You'll have to drive us there.
Tom beni arabayla götürmek istedi.
- Tom wanted me to drive.
Tek yönlü bir caddede ters yönde sürmemeye dikkat edin.
- Be careful not to drive the wrong way on a one-way street.
Park Caddesinde süpermarkete çarpan arabanın sürücüsü Tom'du.
- Tom was the driver of the car that crashed into the supermarket on Park Street.
Neden bu öküz arabasının üstünde bir ada turu yapmıyoruz?
- Why don't we take a drive round the island on this ox carriage?
Otobüs şoförünü tur şirketine bildirdik.
- We've reported the bus driver to the tour company.
Manyetik güç, mekanizmayı tahrik eder.
- Magnetic force drives the mechanism.
Yoksulluk bazen insanları suç işlemeye tahrik eder.
- Poverty sometimes drives people to commit crimes.
Sürücü belgemi geçen ay yenilettim.
- I had my driver's license renewed last month.
Nasıl araba süreceğini biliyor musun?
- Do you know how to drive a car?
Jim araba sürmeyi öğreniyor.
- Jim is learning how to drive a car.
Ağabeyim araba sürmeyi bilir.
- My older brother knows how to drive.
In European Union, driving on the right is practiced everywhere except in the British Isles, Malta and Cyprus, where driving on the left is practised.
She isn't old enough to get a driver's license.
- She isn't old enough to get a driving license.
I got my driver's license on the second time I tried to pass the driver's test.
- I got my driving licence on the second time I tried to pass the driving test.
The driving rain stung the runner's face.
He was the driving spirit of the establishment.
A reformed alcoholic with an “appalling” history of drink-driving between three and five times the legal limit was jailed yesterday.
The pistons drive the crankshaft.
Napoleon's drive on Moscow was as determined as it was disastrous.
It was a long drive.
Their debts finally drove them to sell the business.
My wife drove me to the airport.
I drive to work every day.
The beaters drove the brambles, causing a great rush of rabbits and other creatures.
You drive nails into wood with a hammer.
You are driving me crazy!.
What drives a person to run a marathon?.
Beverly Hills’ most famous street is Rodeo Drive.
... For that 90 minutes, you're driving along the street and ...
... almost move around and plantations of shrugs his branches are driving hard ...