Bu şifoniyer çok yer kaplar.
- This dresser takes up too much room.
Şifoniyeri taşıyalım.
- Let's move the dresser.
Anahtarlar şapkamın yanındaki konsolda.
- The keys are on the dresser next to my hat.
Tom cüzdanını konsolun üstüne koydu.
- Tom put his wallet on top of the dresser.
Onun dikiş sepeti, şifonyer çekmeceleri ve külotlu çorap rafları hepsi sistemli olarak yerli yerinde düzenlenir.
- Her sewing basket, dresser drawers and pantry shelves are all systematically arranged in apple-pie order.
Tom şifonyerin arkasında saklı bir şey buldu.
- Tom found something hidden behind the dresser.
On the very day that I had come to this conclusion, I was standing at the Criterion Bar, when someone tapped me on the shoulder, and turning round I recognized young Stamford, who had been a dresser under me at Bart's.