Durum önemli ölçüde değişti.
- The situation has changed dramatically.
20. yüzyılın ortalarından beri Pekin'de su kuyusu sayısı önemli ölçüde düşmüş ve yeni yol ve binalar için bir yol yapmak için yıkılmışlardır.
- Since the mid-20th century, the number of hutongs in Beijing has dropped dramatically as they are demolished to make way for new roads and buildings.
Tom dramatik bir etki için durakladı.
- Tom paused for dramatic effect.
Tom ve Mary'nin ilişkilerinin hikayesi dramatik olaylarla doludur.
- The story of Tom and Mary's relationships is full of dramatic events.
Tıp bilimi çarpıcı bir ilerleme gösterdi.
- Medical science has made a dramatic advance.
Yüzyılın sonuna gelindiğinde, dünya sıcaklıkta çarpıcı bir artış yaşamış olacak.
- By the end of the century, the earth will have experienced a dramatic increase in temperature.
... I think that has to change dramatically for India. ...
... in the sense that the fraction of older people will increase dramatically and it will be ...