Böyle dramatik olmayı bırak.
- Stop being so dramatic.
Bu kadar dramatik olma.
- Don't be so dramatic.
Durum çarpıcı bir biçimde değişti.
- The situation has changed dramatically.
Tıp bilimi çarpıcı bir ilerleme gösterdi.
- Medical science has made a dramatic advance.
20. yüzyılın ortalarından beri Pekin'de su kuyusu sayısı önemli ölçüde düşmüş ve yeni yol ve binalar için bir yol yapmak için yıkılmışlardır.
- Since the mid-20th century, the number of hutongs in Beijing has dropped dramatically as they are demolished to make way for new roads and buildings.
Durum önemli ölçüde değişti.
- The situation has changed dramatically.
The laptop ad that first showed an I.T. team with a problem and then showed IBM as the solution used emotional pivot as its dramatic structure.
... Why, we recognized that this industry was going through dramatic change, that mobile ...
... evolve in dramatic-- maybe it will. ...