O, nihai taslakla meşguldür.
- He is busy with the final draft.
Arabulucular iki taslak metin üzerinde anlaşmaya vardı, ama hala anlaşma sağlanamayan birçok konu var.
- Negotiators have agreed on two draft texts, but there are still many areas of disagreement.
Güçlü bir hava akımı o pencereden esiyor.
- A strong draft's blowing in through that window.
Burası gerçekten cereyanlı.
- It's really drafty in here.
Burası çok cereyanlı.
- It's very drafty in here.
I'd rather have a fresh, cheap draft beer.
She took a deep draft from the bottle of water.