Yarın İngiltere'nin güneyinde yağmur yağacak.
- Tomorrow it will rain in the south of England.
Japonya ve Güney Kore komşudur.
- Japan and South Korea are neighbors.
İlkbaharda, günler daha uzadığında ve güneş daha ısındığında, o, ilk nar bülbülünün güneyden dönüşünü bekledi.
- In the spring, when the days grew longer and the sun warmer, she waited for the first robin to return from the south.
Kuzey güneyden zıt yöndedir.
- North is the opposite direction from south.
Nesne, yanıp sönen ışıklar vererek, güneye doğru uçtu.
- The object flew away to the south, giving out flashes of light.
Görgü tanıkları bombalamadan hemen sonra Tom'un Park Street'te güneye doğru yürüdüğünü gördüler.
- Eye witnesses saw Tom walking south on Park Street just after the bombing.
Bulutlar güneyden geliyor.
- The clouds are coming from the south.
İlkbaharda, günler daha uzadığında ve güneş daha ısındığında, o, ilk nar bülbülünün güneyden dönüşünü bekledi.
- In the spring, when the days grew longer and the sun warmer, she waited for the first robin to return from the south.
Kuşlar kışın güneye doğru uçarlar.
- Birds fly south in winter.
En büyük yatak odası güneye bakıyor.
- The largest bedroom faces south.
His position in society moved ever downward.
He spoke with a downward glance.