True friendship is priceless.
- Gerçek dostluk paha biçilmezdir.
True friendship is priceless.
- Gerçek dostluğun bedeli yoktur.
You will never get far without the co-operation, confidence and comradeship of other men and women.
- Diğer erkeklerin ve kadınların iş birliği, güveni ve dostluğu olmadan, asla ileri gidemezsin.
Mary wants an ally to help her succeed.
- Mary başarılı olmasına yardım etmek için bir dost istiyor.
I want to be your ally, not your enemy.
- Ben senin düşmanın değil, dostun olmak istiyorum.
Sami hanged out with his fellow fire fighters.
- Sami dostu olan itfaiyecilerle takılıyordu.
Tom is my ally at the company.
- Tom şirkette benim dostumdur.
We had a friendly talk with the gentleman.
- Beyefendi ile dostça bir konuşma yaptık.
He is on friendly terms with her.
- Onunla dostça ilişkiler içindedir.
Great bait, mate, I rate eight out of eight.
- Büyük yem, dostum, sekizde sekiz veriyorum.
You look exhausted, mate. I think you need to take a break from writing.
- Yorgun görünüyorsun dostum. Bence senin yazmaya ara vermen gerekiyor.
The French are better lovers than the Germans.
- Fransızlar Almanlardan daha iyi dostlar.
Hey, pal, are you thinking what I think you think I'm thinking, or are you thinking what you thought I've been thinking? Wait, who are you anyway?
- Hey, dostum, sen ne düşündüğümü düşündüğünü düşündüğümü düşünüyor musun yoksa ne düşündüğümü düşündüğünü mü düşünüyorsun? Bekle, her neyse sen kimsin?
They were talking together like old pals.
- Onlar eski dostlar gibi birbiriyle konuşuyorlardı.