dose

listen to the pronunciation of dose
English - Turkish
doz

Sami, Leyla'ya oldukça ağır bir meth dozu enjekte etti. - Sami injected Layla with a pretty heavy dose of meth.

Lütfen günde üç kez bir doz aldığından emin ol. - Please be sure to take one dose three times a day.

(Denizbilim) verit
miktar
düze
belli bir dozda ilaç vermek
(Tıp) Bir ilacın muayyen zamanda alınacak miktarı, doz
tatsız bir şey vermek
{i} cinsel hastalık kapma
ilâç almak
(Tıp) Muayyen miktarda ilaç vermek
{i} kamışı kırma
{i} bir parça
bir defada alınan ilâç miktarı
belirli miktarda ilâç vermek
{f} belli ölçüde ilaç vermek
doz,v.dozunu ayarla: n.doz
bir doz ilaç ver
{f} dozunu ayarlamak
{f} şaraba alkol katmak
dozu
dose adjustment
(Çevre) doz ayarlaması
dose proportionality
(Tıp) doz oransallığı
dose rate
(Aydınlatma) doz debisi
dose rate
(Askeri,Tıp) doz oranı
dose uniformity
(Tıp) doz tekdüzeliği
dose equivalent
doz eşdeğeri
dose rate
doz derecesi
dose rate meter
doz derecesi ölçeri
dose-response
doz sonucundaki etkiler
dose assessment
(Çevre) doz değerlendirmesi
dose commitment
(Nükleer Bilimler) doz yükü
dose constraint
(Nükleer Bilimler) doz tahtidi (sınırlaması)
dose conversion factor
(Çevre) doz çevrim faktörü
dose distribution
(Nükleer Bilimler) doz dağılımı
dose equivalent index
(Nükleer Bilimler) doz eşdeğeri indisi
dose equivalent indices
(Nükleer Bilimler) eşdeğer doz indisleri
dose equivalent limit
(Biyoloji) doz eşdeğer sınırı
dose equivalent rate
(Biyoloji) doz eşdeğer debisi
dose equivalent rate
(Nükleer Bilimler) eşdeğer doz hızı,eşdeğer doz şiddeti
dose fractionation
(Biyoloji) doz bölüntüsü
dose limit
(Çevre) doz limiti
dose limits
(Nükleer Bilimler) doz limitleri,doz sınırları
dose membrane
(Çevre) doz bariyeri
dose meter
(Nükleer Bilimler) doz ölçer
dose meter probe
(Nükleer Bilimler) sondalı doz ölçer
dose of clap
cinsel hastalık kapma
dose of clap
kamışı kırma
dose of clap
belsoğukluğu
dose of one's own medicine
(deyim) ayni metodu kullanarak misilleme yapmak
dose protraction
(Biyoloji) doz uzatımı
dose rate
(Askeri) DOZ ORANI: İyonlandırıcı bir radyasyonun bir cisme çarpma oranı; saatte röntgen olarak ölçülür
dose rate
(Nükleer Bilimler) see absorbed dose rate
dose rate contour line
(Askeri) doz oranı eğrisi
dose rate contour line
(Askeri) DOZ ORANI EĞRİSİ: Bir harita, grafik veya tatbik krokisi üzerinde, radyasyon doz nispetinin, belirli bir zamanda aynı olduğu noktaları birleştiren bir hat
dose rate meter
(Nükleer Bilimler) doz hızı ölçer
dose ratemeter
(Biyoloji) doz debiölçeri
dose recipient
(Nükleer Bilimler) doz alan
dose response
(Çevre) doz sonucundaki etkiler
dose response curve
(Biyokimya) doz yanıtı eğrisi
dose response curve
(Biyokimya) doz yanıtlama eğrisi
dose response curve
(Denizbilim) düze yanıtlama eğrisi
dose response curve
(Denizbilim) düze yanıtı eğrisi
dose uniformity
(Nükleer Bilimler) see uniformity ratio
dose uniformity ratio
(Nükleer Bilimler) doz değişmezlik oranı
adult dose
erişkin dozu
absorbed dose
(Askeri,Çevre) emilen doz
absorbed dose
soğrulmuş doz
absorbed dose
(Tıp) radyasyonun emilen dozu
cumulative dose
(Çevre) kümülatif doz
dosing
dozaj
dosing
dozajlama
dosing
(Biyoloji) düzem
high dose
yüksek dozajlı
lethal dose
(Denizbilim) ölümcül doz
lethal dose
(Denizbilim,Gıda) letal doz
metered dose inhaler
(Tıp) ölçülü inhalasyon aleti
post dose
(Tıp) doz sonrası
public dose
(Çevre) ferdi doz
single dose
(Tıp) tek doz
threshold dose
(Çevre) eşik dozu
threshold dose
(Tıp) eşik doz
child dose
çocuk dozu
cumulative dose
birikme dozu
daily dose
günlük doz
depth dose
derinlik dozu
divided dose
bölünmüş doz
give one a dose of one's own medicine
anladığı dilden muamele etmek
initial dose
ilk doz
ion dose
iyon dozu
loading dose
yükleme dozu
low dose
düşük doz
maximum permissible dose
izin verilen en yüksek doz
oral dose
oral doz
prophylactic dose
profilaksi dozu
total dose
toplam doz
benchmark dose
(Tıp, İlaç) Karşılaştırma dozu, değerlendirme dozu

The benchmark dose for syclosporin is 2 mg/kg.

doses
dozlar
give so. a dose of his own medicine
vermek çok. kendi ilaç dozu
give someone a dose of their own medicine
(deyim) Birine kendisinin size veya başkalarına yaptığı gibi kötü davranmak
high dose
yüksek doz
metered dose inhaler
Solukla içeri çekmeğe mahsus ilaçları veren alet
PVC dose meter
(Nükleer Bilimler) PVC doz ölçer
absorbed dose
(Askeri) EMİLEN DOZ: Nükleer (veya iyonlaştırıcı) ışınımla bir birim emici maddenin açığa çıkardığı enerji miktarı. Birimi rad'dır
absorbed dose
(Nükleer Bilimler) soğurulmuş doz,soğurulan doz
absorbed dose rate
soğrulmuş doz debisi
absorbed dose rate
(Nükleer Bilimler) soğurulan doz hızı,soğurulmuş doz hızı absorber soğurucu
acceptable daily dose
(Tıp) kabul edilebilir günlük doz
accumulated dose
(Nükleer Bilimler) birikmiş doz
acute dose
(Çevre) akut doz
acute radiation dose
(Askeri) AKUT RADYASYON DOZU: Ani olarak ve biyolojik iyileşmenin mümkün olamayacağı kadar kısa bir sürede maruz kalınan toplam iyonlaştırıcı radyasyon dozu
acute radiation dose
(Askeri) aşırı radyasyon dozu
acute radiation dose
(Çevre) akut radyasyon dozu
administered dose
(Tıp) uygulanan doz
amber perspex dose meter
(Nükleer Bilimler) see PMMA dose meters
ambient dose
çevre dozu
ambient dose
(Nükleer Bilimler) ortam dozu
ambient dose equivalent
(Nükleer Bilimler) ortam doz eşdeğeri
ambient dose rate
çevre doz debisi
annual dose equivalent limits
(Nükleer Bilimler) yıllık doz eşdeğeri sınırları
annual dose limits
(Nükleer Bilimler) yıllık doz sınırları
annual effective dose equivalent limits
(Nükleer Bilimler) yıllık etkin doz eşdeğeri sınırları
applied dose
(Tıp) uygulanan doz
authorized dose limits
(Nükleer Bilimler) yasal doz limitleri,yasal doz sınırları
average mammary glandular dose
(Nükleer Bilimler) ortalama meme bezi dozu
avertable dose
(Nükleer Bilimler) sakınılabilir doz
benchmark dose
istatistiki alt sınır
biological dose
(Nükleer Bilimler) biyolojik doz
booster dose
(Askeri) mükerrer aşı
booster dose
(Askeri) MÜKERRER AŞI, TAKVİYE AŞISI: Bir muafiyet aşısında, evvelce verilen dozun etkisini tembih maksadıyla, daha sonra verilen miktar. Ayrıca bakınız: "immunization"
booster dose
(Askeri) takviye aşısı
cerrous sulphate dose meter
(Nükleer Bilimler) serro sülfat doz ölçer
chemical dose
(Kimya) kimyasal doz
chlorine dose
(Tıp) klor dozu
chronic dose
(Askeri) KRONİK DOZ: Biyolojik kurtulmanın mümkün olabileceği durumlarda absorve edilen radyasyon dozu. Kronik dozun sadece patlamayı müteakiben geçen 24 saat sonra oluşan absorbsiyon olduğu ihtiyari olarak kabul edilmiştir
chronic dose
(Çevre) kronik dozaj
chronic dose
(Askeri) kronik doz
chronic radiation dose
(Askeri) kronik radyasyon dozu
chronic radiation dose
(Çevre) kronik maruz kalma miktarı
chronic radiation dose
(Askeri) KRONİK RADYASYON DOZU: Uzun bir süre, fasılalı veya sürekli alınan iyonlaştırıcı radyasyon dozu. Kronik radyasyon dozu radyasyon hastalığı ve ölüme neden olacak kadar yüksek olabilir, ancak alçak dozda alınırsa akut hücresel zararın büyük bölümü iyileştirilebilir. Ayrıca bakınız: "acute radiation dose", "radiation dose rate"
chronic reference dose
(Çevre) kronik referans miktarı
collective dose
(Nükleer Bilimler) toplum dozu
collective dose
(Çevre) kolektif radyasyon miktarı
collective dose equivalent
(Çevre) kolektif doz eşdeğeri
collective dose equivalent
(Nükleer Bilimler) kollektif doz,toplam eşdeğer doz, toplam doz eşdeğeri
collective effective dose
(Çevre) kolektif etkin doz
collective effective dose
(Nükleer Bilimler) toplum etkin dozu
comitted effective equavalent dose
(Nükleer Bilimler) yüklenen etkin eşdeğer doz
committed dose
(Nükleer Bilimler) yüklenmiş doz
committed dose
(Çevre) alınan radyoaktif doz
committed effective dose
(Çevre) alınan etkin doz
committed effective dose
(Nükleer Bilimler) yüklenmiş etkin doz
committed effective dose equivalent
(Nükleer Bilimler) yüklenen etkin eşdeğer doz,yüklenmiş etkin eşdeğer doz
committed equivalent dose
(Nükleer Bilimler) yüklenmiş eşdeğer doz
cumulative absorbed dose
(Nükleer Bilimler) birikmiş soğurulan doz
cumulative dose
(Nükleer Bilimler) biriken doz, birikmiş doz
cumulative effect dose
(Tıp) kümülatif etki dozu
deep dose
(Çevre) tam maruz kalma dozu
delivered dose
(Çevre) hedeflenen doz
depth dose
(Nükleer Bilimler) derinlemesine doz,derin doz
derived dose limits
(Nükleer Bilimler) türetilmiş doz limitleri
directional dose equivalent
(Nükleer Bilimler) yönlü doz eşdeğeri
effective dose
(Nükleer Bilimler) etkin doz
effective dose equivalent
(Nükleer Bilimler) etkın doz eşdeğeri,etkin eşdeğer doz
effective dose equivalent commitment
(Nükleer Bilimler) etkin doz eşdeğeri yükü,etkin eşdeğer doz yükü
emergency dose
(Nükleer Bilimler) acil doz
entrance dose
(Nükleer Bilimler) giriş dozu
entrance surface dose
(Nükleer Bilimler) yüzey giriş dozu
equivalent dose
(Nükleer Bilimler) eşdeğer doz
estimated exposure dose
(Çevre) tahmini maruz kalma dozu
exit dose
(Nükleer Bilimler) çıkış dozu, yüzey çıkış dozu
exit dose
(Tıp,Teknik) çıkış dozu
exposure dose
(Askeri) MARUZ KALINAN DOZAJ: Verilen bir noktadaki dozajın iyonlaşma yapma yeteneğine bağlı olarak yaptığı radyasyonun ölçülmesidir. Doz oranının ölçüldüğü birim röntgen'dir
exposure dose
(Askeri) maruz kalınan dozaj
external dose
(Tıp) eksterna doz
ferrous sulphate dose meter
(Nükleer Bilimler) see fricke dose
ferrous sulphate/cupric sulphate dose meter
(Nükleer Bilimler) demir sülfat/bakır sülfat doz ölçeri
flexible dose
değişken doz
flexible dose
esnek doz olarak
fricke dose meter
(Nükleer Bilimler) fricke doz ölçer
glass dose meters
(Nükleer Bilimler) cam doz ölçerler
human equivalent dose
(Çevre) insan eşdeğer dozu
individual dose
(Tıp) bireysel doz
intake dose
(Çevre) alınan doz
integral dose
(Nükleer Bilimler) toplam doz
internal dose
dahili doz
interspecies dose conversion
(Çevre) cinsler arası doz çevrimi
iso dose rate line
(Askeri) eşit doz eğrisi
lethal dose 50
(Çevre) öldürücü doz 50
lifetime dose
(Çevre) ömür boyu alınan doz
limiting dose uniformity ratio
(Nükleer Bilimler) see uniformity ratio
lyoluminescent dose meters
(Nükleer Bilimler) lyoluminesens doz ölçerler
maximum permissible dose
(Nükleer Bilimler) azami izin verilebilir doz
maximum permissible dose
(Askeri) KABUL EDİLEBİLİR AZAMİ DOZ: Bir komutan veya uygun yetkili makam tarafından, cereyan etmekte olan harekatla ilgili askeri düşüncelere uygun olarak, birlik mensuplarının belirli bir süre içinde alabilecekleri birikmiş radyasyon doz sınırı olarak belirtilen radyasyon dozu
median effective dose
(Çevre) ortalama etkin doz
median incapacitating dose
(Askeri) YARI ETKİSİZ KILICI DOZ: Korunmasız olarak maruz kalan personelin vücudunun yarısını etkisiz hale sokucu kimyasal madde miktarı veya oranı
median incapacitating dose
(Askeri) yarı etkisiz kılıcı doz
median incapacitating dose
(Kimya) etkisizleştirici orta doz
median lethal dose
(Tıp) mediyan letal doz
median lethal dose
(Nükleer Bilimler) LD50 doz,öldürücü dozun yarısı
median lethal dose
(Tıp) medyan letal doz
median lethal dose
(Çevre) ortalama öldürücü doz
median toxic dose
(Tıp) medyan toksik doz
minimum erythema dose
(Aydınlatma) ked
minimum erythema dose
(Aydınlatma) kızartıcı en az doz
minimum lethal dose
(Gıda) en az öldürücü doz
nominal standard dose
(Tıp) nominal standart doz
occupational dose
(Çevre) görev dozu
organ dose
(Nükleer Bilimler) organ dozu
peak dose
(Nükleer Bilimler) tepe noktası dozu
permissible dose
(Nükleer Bilimler) izin verilebilen doz,müsaade edilebilir doz
permissible dose
(Çevre) müsaade edilebilir doz
personal dose equivalent
(Nükleer Bilimler) kişisel doz eşdeğeri
plume dose projection
(Çevre) radyoaktif bulut dozu tahmini
pocket dose meter
(Nükleer Bilimler) cep doz ölçer,cep dozimetresi
population dose
(Çevre) küme dozu
positive dose
(Çevre) artı doz
potential dose
(Çevre) potansiyel doz
primary dose limits
(Nükleer Bilimler) birincil doz sınırları,birincil doz limitleri
projected dose
(Çevre) tahmini doz
projected dose
(Nükleer Bilimler) öngörülen doz
English - English
to prescribe a dose
The quantity of an agent (not always active) substance or radiation administered at any one time
to administer a dose
A measured portion of medicine taken at any one time
{v} to give a dose, to proportion
{n} enough at one time, a share, medicin
To give doses to; to medicine or physic to; to give potions to, constantly and without need
A general term denoting the quantity of radiation or energy absorbed in a specific mass
A general term denoting the quantity of radiation or energy absorbed
Refers to the amount of radiation energy that is actually absorbed by the human body
A (total or accumulated) quantity of ionizing (or nuclear) radiation The absorbed dose in rads represents the amount of energy absorbed from the radiation per gram of specified absorbing material In soft body tissue the absorbed dose in rads is essentially equal to the exposure in roentgens The biological dose (also called the RBE dose) in rems is a measure of biological effectiveness of the absorbed radiation See Exposure, Rad, RBE, Rem, Roentgen
A general term for the quantity of radiation or energy absorbed
The amount of a chemical that enters or is absorbed by the body Dose is usually expressed in milligrams of chemical per kilogram of body weight (mg/kg)
a measure of the amount of exposure of a living organism to ionizing radiation that takes into account the greater biological harm of alpha radiation; measured in various units, most commonly measured in millirems per exposure episode or per unit of time (see "millirem")
A general term denoting the effect of absorption of a quantity of radiation or energy absorbed
More specifically referred to as "absorbed dose", this is a measure of the energy deposited within a given mass of a patient Absorbed dose is quantified by the unit called the "rad" More Information: EGS: The Medical Problem
The amount of a substance available for interaction with metabolic processes or biologically significant receptors after crossing the outer boundary of an organism The potential dose is the amount ingested, inhaled, or applied to the skin The applied dose is the amount of a substance presented to an absorption barrier and available for absorption (although not necessarily having yet crossed the outer boundary of the organism) The absorbed dose is the amount crossing a specific absorption barrier (e g , the exchange boundaries of skin, lung, and digestive tract) through uptake processes Internal dose is a more general term denoting the amount absorbed without respect to specific absorption barriers or exchange boundaries The amount of the chemical available for interaction by any particular organ or cell is termed the deliverable dose for that organ or cell
The quantity of an agent (not always active) substance or radiation) administered at any one time
The amount of agent or energy that is taken into or absorbed by the body; the amount of substance, radiation, or energy absorbed in a unit volume, an organ, or an individual
Quantity of ionizing radiation to which a body has been exposed or absorbed
Anything nauseous that one is obliged to take; a disagreeable portion thrust upon one
{f} give a dose of medicine to, divide into portions
The absorbed dose, given in rads (or in SI units, (Gy) grays), that represents the energy in ergs or Joules absorbed from the radiation per unit mass of tissue Furthermore, the biologically effective dose or dose equivalent, given in rem or sieverts, is a measure of the biological damage to living tissue from radiation exposure
To give anything nauseous to
a measured portion of medicine taken at any one time the quantity of an active agent (substance or radiation) taken in or absorbed at any one time treat with an agent; add (an agent) to; "The ray dosed the paint
emphasis You can refer to an amount of something as a dose of that thing, especially when you want to emphasize that there is a great deal of it. The West is getting a heavy dose of snow and rain today
The quantity of medicine given, or prescribed to be taken, at one time
Dose is a general term denoting the quantity of radiation or energy absorbed If unqualified it refers to absorbed dose
A sufficient quantity; a portion; as much as one can take, or as falls to one to receive
the quantity of an active agent (substance or radiation) taken in or absorbed at any one time
Amount of a substance that remains at a biological target during a time interval With radiation, the amount of energy deposited in biological tissue during a specified time
Refers to the amount of chemical that enters the body
The amount or concentration of undesired matter or energy deposited at the site of effect See also absorbed dose
treat with an agent; add (an agent) to; "The ray dosed the paint"
To proportion properly (a medicine), with reference to the patient or the disease; to form into suitable doses
Amount of the agent that has entered the body through the various routes of entry
{i} portion, prescribed amount (as in medicine)
The energy absorbed by tissue from ionising radiation One gray is one joule per kg, but this is adjusted for the effect of different kinds of radiation, and thus the sievert is the unit of dose equivalent used in setting exposure standards
street name for lysergic acid diethylamide
In radiology, a measure of energy absorbed in the body from ionizing radiation, measured in rad
Quantity of radiation or energy absorbed; measured in rads (see rad)
administer a drug to; "They drugged the kidnapped tourist"
a specified quantity of a drug, prescribed to be taken at a specified interval
A dose of medicine or a drug is a measured amount of it which is intended to be taken at one time. One dose of penicillin can wipe out the infection
If you dose a person or animal with medicine, you give them an amount of it. The doctor fixed the rib, dosed him heavily with drugs, and said he would probably get better I dosed myself with quinine. Dose up means the same as dose. I dosed him up with Valium. dose up to give someone medicine or a drug dose sb/yourself with sth
The amount of a drug to be taken For example, a healthcare professional can prescribe CELEBREX in either 100- or 200-mg capsules Also referred to as dosage
dose rate
the quantity of radiation absorbed per unit time
absorbed dose
The amount of energy imparted by nuclear (or ionizing) radiation to unit mass of absorbing material. The unit is the rad
booster dose
A dose of an antigen designed to strengthen immunity after an earlier immunizing dose
dosing
The administration of a dose
dosing
Present participle of dose
effective dose
The lowest pharmaceutical dosage required to cause effect in 50% of average individuals
lethal dose
the dose of a substance or of radiation likely to cause death (sometimes suffixed with a number)

A lethal dose 50 will cause the death of 50% of a sample of test animals.

low-dose CT scanning
A CT system (computed tomography) that limits the radiation exposure to the patient and produces high-resolution three-dimensional images
metered-dose inhaler
A device that helps deliver a specific amount of medication to the lungs, usually by supplying a short burst of aerosolized medicine that is inhaled by the patient
radiation dose
The amount of radiation to which something is exposed
give someone a dose of their own medicine
(deyim) Give someone the same bad treatment that they have given to others
metered dose inhaler
(Tıp, İlaç) A metered-dose inhaler (MDI) is a device that helps deliver a specific amount of medication to the lungs. It is commonly used to treat asthma, chronic obstructive pulmonary disease (COPD), and other respiratory problems. Because of normal naming conventions, MDIs are considered aerosolized
dosed
past of dose
dosed
treated with some kind of application; "a mustache dosed with bear grease
dosed
treated with some kind of application; "a mustache dosed with bear grease"
doses
plural of dose
doses
third-person singular of dose
fatal dose
lethal quantity, deadly quantity (of poison, drugs, etc.)
lethal dose
the size dose that will cause death
maintenance dose
minimal about of nutrition that is needed for survival
nonfatal dose
portion that is not large enough to cause death
tolerance dose
amount of radiation that a person can withstand over a certain period of time without becoming ill
dose
Favorites