This organism can survive at temperatures well below the freezing point of water.
- Bu organizma, suyun donma noktasının çok altındaki sıcaklıklarda hayatta kalabilir.
The temperature is above freezing today.
- Bugün sıcaklık donma noktasının üzerinde.
With this jacket you will not freeze.
- Bu ceketle donmayacaksın.
If you go out in weather like this, you risk frostbite.
- Böyle bir havada dışarı çıkarsan donma riski geçirirsin.
I think I have frostbite.
- Donmam olduğunu düşünüyorum.
The frost killed all the flowers.
- Don bütün çiçekleri öldürdü.
Floods, violent wind storms, droughts, killing frosts, and the problems of air pollution have all, on occasion, influenced modern society.
- Seller, şiddetli rüzgar fırtınaları, kuraklıklar, öldürücü donlar ve hava kirliliği sorunları hepsi,ara sıra, modern toplumu etkilenmiştir.
The temperature is just above freezing.
- Sıcaklık sadece donma noktasının üzerinde.
This organism can survive at temperatures well below the freezing point of water.
- Bu organizma, suyun donma noktasının çok altındaki sıcaklıklarda hayatta kalabilir.
What's the freezing point of water?
- Suyun donma noktası nedir?
This organism can survive at temperatures well below the freezing point of water.
- Bu organizma, suyun donma noktasının çok altındaki sıcaklıklarda hayatta kalabilir.
Please freeze the fish and meat.
- Lütfen balığı ve eti dondurun.
It may freeze next week.
- Gelecek hafta dondurabilir.
The milk froze and became solid.
- Süt dondu ve katılaştı.
The water pipes froze and then burst.
- Su boruları dondu ve sonra patladı.
The bones remained frozen in the ice.
- Kemikler buzda donmuş olarak kaldı.
I was frozen to the bone.
- İliklerime kadar dondum.
The match had to be called off because of the freezing weather.
- Dondurucu hava nedeniyle maç iptal edilmek zorunda kaldı.
Tom was freezing to death.
- Tom donarak ölüyordu.
It should be freezed!
- Dondurulması gerekir.
Don't keep me on tenterhooks!
- Don't keep me in suspense!
Bu aptal elbiseyi giymek istemiyorum!
- I don't want to wear this stupid dress!
Neden partide giymek için kendine güzel bir şey almaya gitmiyorsun?
- Why don't you go buy yourself something pretty to wear to the party?
Meteoroloji uzmanlarına güvenmiyor musunuz?
- Don't you trust the weathermen?
Uzman olması gereken biri için çok şey biliyor gibi görünmüyorsun.
- For someone who's supposed to be an expert, you don't seem to know much.
Parkta beyzbol oynama.
- Don't play baseball in the park.
Beyzbol sevmez misin?
- Don't you like baseball?
Koltuğunu neden şu yaşlı beyefendiye vermiyorsun?
- Why don't you give your seat to that old gentleman?
Niçin bir beyefendi gibi davranmaya çalışmıyorsun?
- Why don't you try to behave like a gentleman?
Neden öğretmenine danışmıyorsun?
- Why don't you ask your teacher for advice?
Ben vekil öğretmeni sevmiyorum.
- I don't like the substitute teacher.