When the water is done we will only be able to go on for a few days.
What is the done thing these days? I can't keep up!.
They were done playing and were picking up the toys when he arrived.
I done did my best to raise y'all.
I have done my work.
He is done, after three falls there is no chance he will be able to finish.
İşlerinizi yarım yapılmış bırakmayın.
- Don't leave things half done.
Bu nasıl yapılmış olabilir?
- How could it have been done?
Tom Mary'nin çok yorgun olduğunu söyledi.
- Tom said Mary was done.
Çok yorgun olduğunu biliyordum.
- I knew you were done.
Bu her zaman yapılır.
- It's done all the time.
İş yapılır yapılmaz, genellikle beş buçuk civarında, akşam yemeği yemek için eve gelirim.
- Once the work is done, usually around half past five, I come home to have dinner.
Tom Mary'nin çok yorgun olduğunu söyledi.
- Tom said Mary was done.
Tom Mary'nin çok yorgun olduğunu söyledi.
- Tom said Mary is done.
Onun yardımı olmasaydı asla onu yapamazdın.
- If it had not been for her help, you would never have done it.
Öyle bir şey yapmış olamaz.
- He cannot have done such a thing.
Bifteğinizi nasıl pişmiş istersiniz.
- How would you like your steak done?
Bifteğimi iyi pişmiş istiyorum.
- I'd like my steak well done.
Buradaki işim bitmiş.
- My work here is done.
İşin bitmiş olduğunu düşünüyorum.
- I think the job is done.
İşin bittiğinde bana haber ver.
- Tell me when you're done.
Benim vardiya neredeyse bitti.
- My shift's almost done.
Tom yaptıklarından pişman olmuş gibi görünüyordu.
- Tom seemed to regret what he had done.
Bifteğimi iyi pişmiş istiyorum.
- I'd like my steak well done.
Etimi iyi pişmiş severim.
- I like my meat well done.
Biz bir şey yapılması gerektiğini kabul ettik.
- We agreed that something must be done.
Tom yaptığı şeyin yanlış olduğunu kabul etmeyi reddetti.
- Tom refused to admit that what he'd done was wrong.
Mümkün olduğunca kısa sürede onu yaptır.
- Get it done as soon as possible.
Yapmış olduğundan dolayı ona teşekkür ettim.
- I thanked him for what he had done.
Bir dakika bekle, benim çamaşır tamam, çamaşırı asmaya gideceğim.
- Wait a minute, my laundry is done, I'll go hang out the washing.
Bütün ödevlerim tamam.
- All my homework is done.