Turkish - English
Definition of dolmak¡ in Turkish English dictionary
- dolmak
- congest
- dolmak
- to get full, be filled
- dolmak
- to be packed (with)
- dolmak
- to be ready to burst from anger or exasperation. dolup taşmak to be full to the point of overflowing; to be overflowing with
- dolmak
- swell
- dolmak
- (duygu) go out to
- dolmak
- swim
- dolmak
- clog
- dolmak
- fill
- dolmak
- be full
- dolmak
- to get full, to fill, to fill up; to be packed (with); (süre) to be over, to expire
- dolmak
- lapse
- dolmak
- (for a term or period) to be completed, come to an end
- tekrar dolmak
- refill
- gözleri dolmak
- Have one's eyes full with tears
- alüvyon ile dolmak
- silt up
- kulakları dolmak
- to be fed up with hearing the same thing over and over again
- miatı dolmak
- 1. (for a contract) to terminate, expire. 2. (for something) to become worn out
- pabuçuna kum dolmak/taş kaçmak
- to be uneasy, be on edge
- süre dolmak
- (time) be up
- süre dolmak
- (time) run out
- süresi dolmak
- to expire, to be out of date
- vadesi dolmak
- expire
- vadesi dolmak
- to fall due, to come to maturity
- vakit dolmak
- for a given period of time to be up, come to an end
- çilesi dolmak
- for one's period of suffering to end
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of dolmak¡ in Turkish Turkish dictionary
- dolmak
- Olgunlaşmak, erginleşmek
- dolmak
- Bir yere iyice yayılmak, kaplamak: "Oda sigara dumanı dolmuştu."- S. F. Abasıyanık
- dolmak
- şaklar daha dolmadan."- T. Buğra
- dolmak
- Bir yerde pek çok eşya veya kimse toplanmak, kalabalık duruma gelmek: "Kıştan kurtulur kurtulmaz deniz kenarları insanla, sandalla dolar."- S. F. Abasıyanık
- dolmak
- Bir yerde pek çok eşya veya kimse toplanmak, kalabalık duruma gelmek
- dolmak
- Sabrı tükenip öfkesi taşacak duruma gelmek
- dolmak
- Bitkiler olgunlaşmak, erginleşmek: "Gök ekini biçer gibi!
- dolmak
- Tamamlanmak
- dolmak
- Bir yere iyice yayılmak, kaplamak
- dolmak
- Süre, hesap tamamlanmak
Related Terms
dolmak¡
Hyphenation
dol·mak¡Resimler
History
Favorites