He was late because of the snow.
- O, kardan dolayı geç kaldı.
Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.
- Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.
Classes have been suspended due to floods.
- Selden dolayı dersler ertelendi.
It is a term used to describe the warming of the earth due to increasing amounts of carbon dioxide in the atmosphere.
- O, atmosferdeki karbon dioksit miktarlarının artmasından dolayı Dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir.
I couldn't get out of my garage because there was a car in the way.
- Yolda bir arabanın olması dolayısıyla garajımdan çıkamadım.
Tom was unable to talk Mary out of marrying John.
- Tom John'un evliliğinden dolayı Mary ile konuşamadı.
Please pardon me for coming late.
- Lütfen geç geldiğimden dolayı beni affet.
Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.
- Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.
She became rich by virtue of hard work and good business sense.
- O sıkı çalışma ve iyi iş duygusundan dolayı zengin oldu.
She was absent from school owing to sickness.
- O, hastalığından dolayı okulda yoktu.
We can't sleep because of the noise.
- Gürültüden dolayı uyuyamıyoruz.
He was late because of the snow.
- O, kardan dolayı geç kaldı.
I gave up the idea of seeing the sights of the city because of the bad weather.
- Kötü havadan dolayı şehrin görülmeye değer yerlerini görme fikrinden vazgeçtim.
I didn't go on account of illness.
- Hastalıktan dolayı gitmedim.
I was late for school on account of an accident.
- Ben bir kazadan dolayı okula geç kaldım.
We all shuddered from the great shock.
- Hepimiz büyük şoktan dolayı ürperdik.
Black Americans continued to suffer from racism.
- Siyah Amerikalılar, ırkçılıktan dolayı acı çekmeye devam ettiler.
Tom doesn't think Mary should drive home since she's been drinking.
- Tom içtiğinden dolayı Mary'nin eve götürmesi gerektiğini düşünmüyor.
Since he's busy, he can't meet you.
- Meşgul olduğundan dolayı, seni karşılayamaz.
She became rich by virtue of hard work and good business sense.
- O sıkı çalışma ve iyi iş duygusundan dolayı zengin oldu.
Claude, an autotropic boy in my class whose skin is green due to chlorophyll, dreams of foresting the moon.
- Claude; sınıfımda klorofil dolayısıyla yeşil tenli olan ototrofik bir çocuk, ayın ormanlaşmasını hayal ediyor.
The accident was due to his carelessness.
- Kaza onun dikkatsizliğinden dolayıydı.
I can't do it for want of money.
- Para yokluğundan dolayı onu yapamam.