dolaplar

listen to the pronunciation of dolaplar
Turkish - Turkish

Definition of dolaplar in Turkish Turkish dictionary

DOLAP
(Osmanlı Dönemi) Eskiden selâmlık ile harem arasında eşya alıp vermeye mahsus döner dolap ki, veren ile alan birbirlerini görmezlerdi
DOLAP
(Osmanlı Dönemi) Her çeşit döner çark, çıkrık
DOLAP
(Osmanlı Dönemi) Mc: Hile, hile ile iş görme
DOLAP
(Osmanlı Dönemi) İşlerin idaresi
DOLAP
(Osmanlı Dönemi) (C.: Devâlib) Kuyudan su çıkarıp bahçeleri sulamaya mahsus döner makine
DOLAP
(Osmanlı Dönemi) İçine eşya vesaire konulan raflı veya rafsız göz
Dolap
işkap
dolap
Genellikle tahtadan yapılmış, bölme veya çekmelerine eşya konulan, kapaklı mobilya
dolap
bakınız: dönme dolap
dolap
Orta oyununda sahnede dükkân veya ev olarak kullanılan dekor
dolap
Dönme dolap
dolap
Dükkân
dolap
Genellikle tahtadan yapılmış, bölme veya çekmelerine eşya konulan kapaklı mobilya
dolap
Düzen, hile, manevra. İstanbul bedesteninde dükkân
dolap
Düzen, hile, manevra
dolap
Genellikle tahtadan yapılmış, bölme veya çekmelerine eşya konulan kapaklı mobilya: "Hemen aynalı dolabını açtı, en iyi çarşafını çıkararak acele giyinmeye başladı."- P. Safa
dolap
Dönerek çalışan ve özellikle su çeken düzen
dolap
Büyük su değirmeni
Turkish - English

Definition of dolaplar in Turkish English dictionary

dolap
cupboard

All of the money in the cupboard was stolen. - Dolaptaki bütün para çalındı.

Tom got a box of cereal out of the cupboard and poured himself a bowlful. - Tom tahıl bulamacı kutusunu dolaptan çıkardı ve kendisine bir kase dolusu koydu.

dolap
{i} wardrobe

In the wardrobe, there is... I'm not saying what's in the wardrobe; that is remaining my great secret. - Dolapta, vardır...Dolapta ne olduğunu söylemiyorum; o benim büyük sırrımdan arta kalandır.

The keys are in the wardrobe. - Anahtarlar dolaptadır.

dolap
cabinet

Mary keeps her best dishes in that cabinet. - Mary en iyi yemek takımlarını o dolapta tutar.

Tom took a cup out of the cabinet. - Tom dolaptan bir fincan çıkardı.

dolap
closet

I found a box of Tom's things in the closet. - Dolapta Tom'un eşyalarının bulunduğu bir kutu buldum.

Tom took his coat out of the closet and put it on. - Tom ceketini dolaptan aldı ve onu giydi.

dolap
wheel

The Ferris wheel is my favorite. - Dönme dolap benim favorimdir.

The first Ferris wheel was built in 1893 in Chicago. - İlk dönme dolap 1893 yılında Chicago'da inşa edildi.

dolap
cabal
dolap
cheating
dolap
water wheel
dolap
cuddy
dolap
{i} dodge
dolap
(Tıp) chamber
dolap
machinate
dolap
collusion
dolap
water-wheel
dolap
refrigerator

I drank some of the milk and kept the rest in the refrigerator. - Sütün birazını içtim ve geriye kalanını dolapta tuttum.

dolap
jiggery-pokery
dolap
fridge

There is some milk in the fridge. - Dolapta biraz süt var.

I wonder what's left in the fridge. - Dolapta ne kaldığını merak ediyorum.

dolap
monkey business

He is up to some monkey business. - O, bir dolap çeviriyor.

dolap
frame-up
dolap
subterfuge
dolap
plot

Tom suspects that Mary and I are plotting something. - Tom, Meryem ile benim bir dolap çevirdiğimizden şüpheleniyor.

dolap
scheme

Tom schemed to destroy the project. - Tom projeyi yok etmek için bir dolap çevirdi.

dolap
game
dolap
trickery
dolap
trick
dolap
intrigue
dolap
locker

The school searched the students' lockers. - Okul öğrencilerin dolaplarını aradı.

Tom slammed the locker door shut. - Tom dolap kapısını çarparak kapattı.

entrikalar, dolaplar
intrigue, cabinets
dolap
cupboard; wardrobe; water wheel; trick, plot, intrigue, game, subterfuge, monkey business; fridge, refrigerator, ice-box
dolap
dope
dolap
cupboard; wardrobe
dolap
flimflam
dolap
stall in the Covered Market in Istanbul
dolap
doubling
dolap
frame up
dolap
treadmill
dolap
Ferris wheel

The Ferris wheel is my favorite. - Dönme dolap benim favorimdir.

Who were you with on the Ferris wheel? - Dönme dolapta kimle birlikteydin?

dolap
ramp
dolap
hutch
dolap
machinations
dolap
imposture
dolap
jiggery pokery
dolap
machination
dolap
(Konuşma Dili) plot, intrigue, trickery, ruse
dolap
manoeuvre [Brit.]
dolap
maneuver
dolap
{i} repository
dolap
{i} manoeuvre
dolap
{i} ruse
dolap
cheat
dolap
shady
dolap
{i} sell
dolap
{i} wile
dolap
{i} trap
dönen dolaplar
goings on
ne dolaplar dönüyor
what's cooking