Definition of dolap in Turkish English dictionary
- cupboard
When Mary went to cook dinner, she found that her potatoes had sprouted in the cupboard.
- Mary akşam yemeği pişirmeye gittiğinde, dolaptaki patateslerinin çimlenmiş olduğunun farkına vardı.
Tom got a box of cereal out of the cupboard and poured himself a bowlful.
- Tom tahıl bulamacı kutusunu dolaptan çıkardı ve kendisine bir kase dolusu koydu.
- cabinet
Tom took a cup out of the cabinet.
- Tom dolaptan bir fincan çıkardı.
Mary keeps her best dishes in that cabinet.
- Mary en iyi yemek takımlarını o dolapta tutar.
- wardrobe
In the wardrobe, there is... I'm not saying what's in the wardrobe; that is remaining my great secret.
- Dolapta, vardır...Dolapta ne olduğunu söylemiyorum; o benim büyük sırrımdan arta kalandır.
The keys are in the wardrobe.
- Anahtarlar dolaptadır.
- closet
He came across some old documents in the closet.
- Dolapta bazı eski belgelere rastladı.
Tom took his coat out of the closet and put it on.
- Tom ceketini dolaptan aldı ve onu giydi.
- cabal
- cheating
- water wheel
- cuddy
- dodge
- (Tıp) chamber
- machinate
- collusion
- water-wheel
- refrigerator
I drank some of the milk and kept the rest in the refrigerator.
- Sütün birazını içtim ve geriye kalanını dolapta tuttum.
- jiggery-pokery
- fridge
There is some milk in the fridge.
- Dolapta biraz süt var.
I wonder what's left in the fridge.
- Dolapta ne kaldığını merak ediyorum.
- monkey business
He is up to some monkey business.
- O, bir dolap çeviriyor.
- frame-up
- subterfuge
- cupboard; wardrobe; water wheel; trick, plot, intrigue, game, subterfuge, monkey business; fridge, refrigerator, ice-box
- intrigue
- dope
- cupboard; wardrobe
- flimflam
- stall in the Covered Market in Istanbul
- doubling
- frame up
- treadmill
- game
- Ferris wheel
Who were you with on the Ferris wheel?
- Dönme dolapta kimle birlikteydin?
The Ferris wheel is my favorite.
- Dönme dolap benim favorimdir.
- ramp
- hutch
- machinations
- imposture
- jiggery pokery
- machination
- (Konuşma Dili) plot, intrigue, trickery, ruse
- manoeuvre [Brit.]
- maneuver
- wheel
The Ferris wheel is my favorite.
- Dönme dolap benim favorimdir.
The first Ferris wheel was built in 1893 in Chicago.
- İlk dönme dolap 1893 yılında Chicago'da inşa edildi.
- plot
Tom suspects that Mary and I are plotting something.
- Tom, Meryem ile benim bir dolap çevirdiğimizden şüpheleniyor.
- scheme
Tom schemed to destroy the project.
- Tom projeyi yok etmek için bir dolap çevirdi.
- trickery
- trick
- locker
The school searched the students' lockers.
- Okul öğrencilerin dolaplarını aradı.
Tom slammed the locker door shut.
- Tom dolap kapısını çarparak kapattı.
- {i} repository
- {i} manoeuvre
- {i} ruse
- cheat
- shady
- {i} sell
- {i} wile
- {i} trap
- dolap (çevirmek)
- scam
- dolap kilidi
- cupboard lock
- dolap çevirmek
- do something tricky
- dolap çevirmek
- cabal
- dolap çevirmek
- intrigue
- dolap, düzen, hile
- cabinets, layout, fraud
- dolap beygiri gibi dönüp durmak
- 1. to be caught in a monotonous routine. 2. to walk to and fro around a room
- dolap menteşesi
- cabinet hinge
- dolap mıknatısı
- magnetic catch
- dolap tabanı
- box floor
- dolap tutamağı
- commode handle
- dolap çerçevesi
- (Marangozluk) timber cover frame
- dolap çeviren
- scheming
- dolap çeviren kimse
- schemer
- dolap çevirmek
- practise
- dolap çevirmek
- collude
- dolap çevirmek
- gerrymander
- dolap çevirmek
- maneuver
- dolap çevirmek
- set a snare
- dolap çevirmek
- machinate
- dolap çevirmek
- scheme
- dolap çevirmek
- manoeuvre [Brit.]
- dolap çevirmek
- to pull a trick, to plot, to scheme, to intrigue, to collude
- dolap çevirmek
- practice
- dolap çevirmek/döndürmek
- colloq . to do something tricky, pull a ruse
- kilitli dolap
- locker
- gömme dolap
- closet
- çelik dolap
- steel cabinet
- buz dolap
- refrigerators
- dönme dolap
- Ferris wheel
The Ferris wheel is my favorite.
- Dönme dolap benim favorimdir.
Who were you with on the Ferris wheel?
- Dönme dolapta kimle birlikteydin?
- aynalı dolap
- wardrobe fitted with mirrors
- büyük gömme dolap
- walk-in closet
- cam dolap
- glass case
- camlı dolap
- glass-fronted cabinet
- dönme dolap
- 1. revolving cupboard. 2. Ferris wheel
- geniş gömme dolap
- walk-in closet
- geniş gömme dolap
- walk in
- gömme dolap
- built-in closet or cupboard
- gömme dolap
- a) built-in wardrobe b) built-in cupboard
- portatif dolap yatağı
- Murphy bed
- sarkaçlı dolap saati
- longcase clock
- sarkaçlı dolap saati
- grandfather clock
- sarkaçlı dolap saati
- grandfather's clock
- storlu dolap
- roll front cabinet
- tel dolap
- meat-safe
- vitrinli dolap
- cabinet
- çekmeceli dolap
- commode
- çekmeceli dolap
- drawer
- çekmeceli dolap
- bureau
- çekmeceli dolap
- chest of drawers