Turkish - English
Definition of dokuz in Turkish English dictionary
- nine
One, two, three, four, five, six, seven, eight, nine, ten.
-Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on.
The plane arrived exactly at nine.
-Uçak tam olarak dokuzda vardı.
- ix
- niner
- dokuz canlı
- very strong
- dokuz doğurmak
- on pins and needles
- dokuz izli kuşak
- (Bilgisayar) nine-track tape
- dokuz izli şerit
- nine track tape
- dokuz izli şerit
- nine-track tape
- dokuz kamçılı kırbaç
- cat-o-nine-tails
- dokuz rakamı 9
- nine
- dokuz umde
- "Nine principals", the nine point program of Republican People's Party
- dokuz aylık gebe
- she is nine months gone
- dokuz ayın çarşambası bir araya gelmek
- (Konuşma Dili) (for a lot of pressing business) to come all at once
- dokuz babalı
- (Konuşma Dili) (one) whose father is unknown
- dokuz birimli
- nonuple
- dokuz boğan
- (Tabiat Doğa) (kuş, Fam: örümcekkuşugiller) [syn.: dokuz boğan, kızılbaşlı örümcekkuşu] woodchat shrike
- dokuz canlı
- very strong, that won't die easily
- dokuz canlı kedi gibi
- (deyim) like a cat with nine lives
- dokuz canlı very hardy
- not likely to die
- dokuz doğurmak
- to be on pins and needles
- dokuz doğurmak
- to fret and be frantic (while waiting for something)
- dokuz doğurmak
- sit on pins and needles
- dokuz doğurtmak
- to rush (someone), bring pressure on (someone)
- dokuz doğurtmak
- (deyim) keep someone on tenterhooks
- dokuz fırın ekmek istemek
- (Konuşma Dili) to need more time and experience (for competence)
- dokuz kamçılı kırbaç
- cat-o'-nine-tails
- dokuz kat
- ninefold
- dokuz katlı
- nonuple
- dokuz katı
- ninefold
- dokuz kemerli armadillo
- (Hayvan Bilim, Zooloji) nine-banded armadillo
- dokuz kemerli armadillo
- (Hayvan Bilim, Zooloji) dasypus novemcinctus
- dokuz kenarlı çokgen
- nonagon
- dokuz kişilik grup
- ennead
- dokuz kuka oynamak
- play skittles
- dokuz kuka oynamak
- play at skittles
- dokuz kuka oyunu
- bowl
- dokuz kuka oyunu
- ninepins
- dokuz kuka oyunu
- bowling
- dokuz kuka oyunu
- skittles
- dokuz kuka sahası
- skittle alley
- dokuz kuka çim sahası
- bowling green
- dokuz kuka şişesi
- skittle
- dokuz körün bir değneği the only support
- (of a large household)
- dokuz köyden kovulmuş
- ostracized, expelled
- dokuz kısımlı
- nonuple
- dokuz mil etmeni
- (Kimya) nine mile agent
- dokuz misli
- ninefold
- dokuz nokta çemberi
- (Matematik) nine-point circle
- dokuz puntoluk harf
- bourgeois
- dokuz taraflı
- enneahedron
- dokuz tepeli
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: zambakgiller,zambakiye) [syn.: dokuz tepeli, akçöpleme, beyaz boynuz otu] white hellebore
- dokuz top
- (Spor) nine ball
- dokuz yorgan eskitmek/paralamak
- to have a very long life
- dokuz yüzü olan
- enneahedron
- dokuz yılda bir olan
- novercal
- dokuz yılda bir yapılan
- novercal
- doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar
- (Atasözü) The man who tells the truth is driven out of nine villages
- hafta sekiz, gün dokuz
- all the time
- on dokuz rakamı
- nineteen
- otuz dokuz
- Thirty-nine
- Dokuzlar
- (Hukuk) the Nine
- anasının karnında dokuz ay on gün nasıl durmuş
- (Konuşma Dili) He is very impatient
- açık havada oynanan dokuz kuka oyunu
- bowls
- basamak dokuz
- (Bilgisayar) digit nine
- hafta sekiz gün dokuz
- (deyim) times out of number
- hafta sekiz, gün dokuz
- all the time, almost every day
- hafta sekiz, gün dokuz
- (Konuşma Dili) too often, all the time, very frequently
- kedi gibi dokuz canlı
- (deyim) a cat has nine lives
- modulo dokuz
- (Bilgisayar) casting-out-nines
- on dokuz
- nineteen
I have been smoking since I was nineteen.
-On dokuz yaşımdan beri sigara içiyorum.
The captain went to sea when he was nineteen.
-Kaptan on dokuz yaşındayken denize gitti.
- yaklaşık dokuz litrelik kuru ölçü
- peck
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of dokuz in Turkish Turkish dictionary
- Sekizden bir artık olan
- Sekizden sonra gelen sayının adı
- Sekizden sonra gelen sayının adı ve bu sayıyı gösteren rakam, 9, IX
- Bu sayıyı gösteren 9, IX rakamlarının adı
- Sekizden bir artık
- dokuz umde
- CHP'nin dokuz maddelik parti programı
- dokuz babalı
- Babası belli olmayan, birçok erkekle düşüp kalkan bir anadan doğma
- dokuz canlı
- Çok sağlıklı, herhangi bir hastalığı olmayan, dayanıklı
- dokuz canlı
- Kolay kolay ölmeyen