dokundurmak

listen to the pronunciation of dokundurmak
Turkish - English
to hint about (something) to (someone)
to make (something) touch (another thing)
adumbrate
jibe
gibe
to make touch; to let touch; to hint, to imply
hint
make touch
to have (someone) roughed up
imply
advert
hint at
drop
allude
foreshadow
asperse
dokun
{f} touched

He never touched wine. - O asla şaraba dokunmadı.

Have you ever touched a dolphin? - Hiçbir yunusa dokundun mu?

dokun
{f} finger

She touched me lightly on the nape of the neck with the tips of her fingers and it made me shudder. - O bana parmak uçları ile ensemin üzerine hafifçe dokundu ve bu beni ürpertti.

This is a touchscreen, so you can use your fingers to operate the controls which are displayed on it. - Bu bir dokunmatik ekran, onun üzerinde görüntülenen kontrolleri çalıştırmak için parmaklarını kullanabilirsin.

dokun
got in touch
dokun
{f} touching

Let go of my arm! I can't stand people touching me. - Kolumu bırak! İnsanların bana dokunmasına katlanamıyorum.

Sentences bring context to the words. Sentences have personalities. They can be funny, smart, silly, insightful, touching, hurtful. - Cümleler kelimelere içerik getirir. Cümlelerin kişilikleri vardır. Onlar komik, akıllı, aptal, anlayışlı, dokunaklı, incitici olabilirler.

dokun
get in touch
dokun
{f} dab
dokun
{f} touch

The huge building seemed to touch the sky. - Büyük bina gökyüzüne dokunacak gibi görünüyordu.

Don't touch that pan! It's very hot. - O tavaya dokunmayın! O çok sıcak.

dokun
{f} fingering
dokundurma
implicitness
dokundurma
allegory
dokundurma
allusion
dokundurma
innuendo
dokun
tender
dokundurma
skit
dokundurma
adumbration
dokundurma
hint
dokundurma
sarcasm

He likes sarcasm a lot. - O, dokundurma yapmaktan çok hoşlanır.

This sarcasm is like tailored to your body. - Bu dokundurma vücudunuza uygun gibi.

dokundurma
implicit
laf dokundurmak
to make wisecracks (about), make barbed remarks (about)
Turkish - Turkish
Dokunmasını sağlamak
Dokunmasını sağlamak: "Ayakkabıyı çıkaracak oldular, ben dokundurmuyorum ki adamlar çıkarsınlar."- M. Ş. Esendal
Bir şeyi üstü kapalı ve sitem yollu hatırlatmak, tariz etmek
sürtmek
dokundurma
Dokundurmak işi
dokundurmak
Favorites