Have you ever touched a dolphin?
- Hiçbir yunusa dokundun mu?
When the body is touched, receptors in the skin send messages to the brain causing the release of chemicals such as endorphins.
- Vücuda dokunulduğunda, derideki reseptörler beyne endorfin gibi kimyasalların salınmasına neden olan mesajlar gönderir.
Layla felt Sami's fingertips touching the back of her shoulder.
- Leyla, Sami'nin parmak uçlarının, omzunun arkasına dokunduğunu hissetti.
She touched me lightly on the nape of the neck with the tips of her fingers and it made me shudder.
- O bana parmak uçları ile ensemin üzerine hafifçe dokundu ve bu beni ürpertti.
Let go of my arm! I can't stand people touching me.
- Kolumu bırak! İnsanların bana dokunmasına katlanamıyorum.
Blind people read by touching, using a system of raised dots called Braille.
- Görme engelli insanlar Braille denilen kabartılmış noktalardan oluşan bir sistem kullanarak, dokunarak okurlar.
All you have to do is touch the button.
- Tüm yapmanız gereken düğmeye dokunmak.
Don't touch that pan! It's very hot.
- O tavaya dokunmayın! O çok sıcak.
He likes sarcasm a lot.
- O, dokundurma yapmaktan çok hoşlanır.
This sarcasm is like tailored to your body.
- Bu dokundurma vücudunuza uygun gibi.