dokumak

listen to the pronunciation of dokumak
Turkish - English
{f} weave
knit
wove
doku
{i} tissue

From the viewpoint of tissue culture, the environment for this experiment should be more rigidly defined. - Doku kültürü bakış açısından, bu deney için çevre daha katı bir şekilde tanımlanmış olmalıdır.

Why is it so difficult to establish that the nervous cell is the basic unit for the nervous tissue? - Sinir hücresinin sinir dokusu için temel birim olduğunu belirlemek neden bu kadar zor?

dokuma
weaving

Basket weaving is a dying art. - Sepet dokuma ölen bir sanattır.

She learned the craft of basket weaving from her grandmother. - O büyükannesinden sepet dokuma zanaatını öğrendi.

dokuma
weave

Tibetan rug weavers use traditional designs and knotting. Hence their rugs have a simple, natural look. - Tibetli kilim dokumacıları geleneksel tasarımlar ve düğümler kullanır. Dolayısıyla onların kilimleri basit, doğal bir görünüme sahiptir.

doku
{i} texture

This material has a rough texture. - Bu malzeme kaba bir dokuya sahip.

Sea urchin has a slimy texture. - Deniz kestanesi sümüksü dokuya sahiptir.

dokuma
woven
dokuma
material
dokuma
{i} web
dokuma
{i} fabric
dokuma
textiles
dokuma
soft goods
doku
fiber
doku
web
doku
(İnşaat) pattern
doku
(Bilgisayar) texture graphics
dokuma
intertexture
dokuma
cloth
mekik dokumak
shuttling
dokuma
(Nükleer Bilimler) tissue
doku
{f} textured

Textured vegetable protein is a common meat substitute. - Dokulu sebze proteini, ortak bir et yerine kullanılır.

doku
wove
doku
{f} weaving

I am weaving a Berber carpet. - Bir Berberi halısı dokuyorum.

I am weaving a carpet. - Ben bir halı dokuyorum.

doku
{f} weave

Have each of your wives weave a rug by tomorrow. - Yarına kadar karılarınızdan her birine bir kilim dokutun.

Tibetan rug weavers use traditional designs and knotting. Hence their rugs have a simple, natural look. - Tibetli kilim dokumacıları geleneksel tasarımlar ve düğümler kullanır. Dolayısıyla onların kilimleri basit, doğal bir görünüme sahiptir.

doku
{f} woven
dokuma
texture
dokuma
textile
dokuma
piece goods
Doku
(Biyoloji) webbing

It can be painful, when crickets inflicted on sensitive skin such as the webbing between fingers.

beraber dokumak
interweave
birlikte dokumak
interweave
doku
histo

The history class starts at nine. - Tarih dersi saat dokuzda başlar.

doku
tissue; texture
doku
texture(graphics)
doku
textus
dokuma
webbing
dokuma
knitted
dokuma
contexture
dokuma
weaving; fabric, textile; woven, textile
dokuma
woof
dokuma
broadloom
dokuma
hosier
dokuma
loom

After I tried out my new loom, I made my bed and repaired the coffee grinder. - Ben yeni dokuma tezgahımı denedikten sonra, yatağımı yaptım ve kahve değirmenini tamir ettim.

dokuma
schappe
dokuma
shap
fitilli kumaş dokumak
twill
ince eleyip sık dokumak
scrutinize
ince eleyip sık dokumak
fuss
ince eleyip sık dokumak
refine
ince eleyip sık dokumak
go over

Tom wanted to go over a few things with Mary. - Tom Mary ile birlikte birkaç şeyi ince eleyip sık dokumak istedi.

ince eleyip sık dokumak
go through
ince eleyip sık dokumak
be too particular
ince eleyip sık dokumak
niggle
ince eleyip sık dokumak
sift
ince eleyip sık dokumak
be too fussy
ince eleyip sık dokumak
split
ince eleyip sık dokumak
to split hairs
ince eleyip sık dokumak
pick over
ince eleyip/eğirip sık dokumak
to work meticulously, do a very thorough job
karışık dokumak
inweave
mekik dokumak
to shuttle, travel back and forth
mekik dokumak
to shuttle
mekik dokumak
shuttle
mekik dokumak  
travel back and forth  
mekik dokumak  
shuttle  
mekik dokumak  
run from pillar to post  
şam işi dokumak
damask
Turkish - Turkish
Tezgâhta ipliği, çözgü ve atkı durumunda kullanarak kumaş yapmak: "Bir tezgâhta tülbent dokuyan narin bir kıza âşık oldum."- S. F. Abasıyanık
Tezgâhta ipliği, çözgü ve atkı durumunda kullanarak kumaş yapmak
Ağacın yemişlerini sırıkla vurarak indirmek
En ince noktalarına kadar özen göstererek, emek vererek ortaya çıkarmak
(Osmanlı Dönemi) HIYAKE
(Osmanlı Dönemi) SEFF
Doku
nesiç
Doku
lif
Dokuma
tekstil
Dokuma
nesiç
doku
Bir şarabın ahengi veya ağızda bıraktığı his
doku
Hücreler bütünü
doku
Bir bütünün yapısı ve özelliği
doku
Benzer yapıdaki hücreler topluluğu
doku
Bir vücudun veya bir organın yapı ögelerinden birini oluşturan hücreler bütünü, nesiç
dokuma
Yapı, oluşum: "Bunun için bu ad yıllara dayanacak, boyası has, dokuması sağlam bir ad olmalı, dedim."- M. Ş. Esendal
dokuma
Dokumak işi, mensucat, tekstil
dokuma
Yapı, oluşum
dokuma
Kumaş olabilen, kumaş yapılabilen
dokuma
Tezgâhta dokunarak elde edilen (kumaş)
dokuma
Minder örtüsü, yatak kılıfı gibi şeyler için kullanılan ve boyalı pamuk ipliğinden dokunan bez
dokumak
Favorites