Please validate this ticket.
- Lütfen bu bileti doğrula.
Can you validate this parking ticket?
- Bu otopark biletini doğrulayabilir misin?
Can anyone verify that?
- Herhangi biri onu doğrulayabilir mi?
I need to verify everything you've told us.
- Bize söylediğin her şey doğrulamam gerekiyor.
The police verified the car's license plate.
- Polis arabanın plakasını doğruladı.
Detective Dan Anderson verified Linda's statements.
- Dedektif Dan Anderson, Linda'nın ifadelerini doğruladı.
The experiment confirmed his theory.
- Deney teorisini doğruladı.
I have a confirmed reservation.
- Benim doğrulanmış bir rezervasyonum var.
He affirmed that he saw the crash.
- Kazayı gördüğünü doğruladı.
I affirmed that he was innocent.
- Onun masum olduğunu doğruladım.
Tom had no way of verifying the information.
- Tom'un bilgiyi doğrulayacak hiçbir yolu yoktu.
The news confirmed my suspicions.
- Haber şüphelerimi doğruladı.
The experiment confirmed his theory.
- Deney teorisini doğruladı.
He affirmed that he saw the crash.
- Kazayı gördüğünü doğruladı.
I affirmed that he was innocent.
- Onun masum olduğunu doğruladım.