Definition of doğrudan in Turkish English dictionary
- directly
Physical changes are directly related to aging.
- Fiziksel değişiklikler doğrudan yaşlanmayla ilgilidir.
He will be contacting you directly.
- O sizinle doğrudan temas kuracak.
- direct
Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
- Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
Why don't you tell her directly?
- Neden doğrudan ona söylemiyorsun?
- face to face
- sheer
- immediate
- first hand
- forthrightly
- (Bilgisayar) direct to
- fair and square
- {f} full
- point-blank
He told me point-blank that I was fired.
- Doğrudan doğruya bana kovulduğumu söyledi.
- firsthand
- {s} forthright
- doğrudan doğruya
- fair
- doğrudan doğruya
- direct
Can we talk to Tom directly?
- Doğrudan doğruya Tom'la konuşabilir miyiz?
Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
- Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
- doğrudan doğruya
- immediately
- doğrudan temsil
- (Ticaret) direct representation
- doğrudan adresleme
- direct addressing
- doğrudan akım voltu
- (Askeri) volts, direct current
- doğrudan atama
- direct allocation
- doğrudan ayrılmamak
- not to swerve from honesty
- doğrudan bağlantı
- direct connection
- doğrudan bağlaşım
- direct coupling
- doğrudan bağlı
- direct action
- doğrudan belleğe erişim
- direct memory access, data break
- doğrudan büküm
- direct spinning
- doğrudan denetim
- direct control
- doğrudan doğruya
- straight
I looked her straight in the eye.
- Ben doğrudan doğruya onun gözlerinin içine baktım.
- doğrudan doğruya
- directly
Can we talk to Tom directly?
- Doğrudan doğruya Tom'la konuşabilir miyiz?
These sentences are not directly linked.
- Bu cümleler doğrudan doğruya bağlantılı değildir.
- doğrudan doğruya
- point blank
- doğrudan doğruya
- right
A bike path goes right past my house.
- Bir bisiklet yolu doğrudan doğruya evimin önünden geçer.
Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
- Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
- doğrudan düzenleme
- (Bilgisayar,Teknik) direct organization
- doğrudan etki
- (Hukuk) direct effect
- doğrudan etkili
- direct action
- doğrudan genel seçim
- (Hukuk) direct universal suffrage
- doğrudan gösterim
- direct display
- doğrudan harekat mübadelesi
- (Askeri) direct operational exchange-tactical
- doğrudan hava destek merkezi
- (Askeri) direct air support center
- doğrudan hava destek merkezi (hava indirme)
- (Askeri) (A) direct air support center (airborne)
- doğrudan iletişim
- direct communication
- doğrudan irtibat yetkilisi
- (Askeri) direct liaison authorized
- doğrudan kayıt
- direct recording
- doğrudan kod
- direct code
- doğrudan kodlama
- direct coding
- doğrudan komut
- direct instruction
- doğrudan mübadele
- (Askeri) direct exchange
- doğrudan okuma
- direct reading
- doğrudan organizasyon
- direct organization
- doğrudan satıcı tarafından (malın) teslim(i)
- (Askeri) direct vendor delivery
- doğrudan seçim
- (Hukuk) direct election
- doğrudan söylemek
- say directly
- doğrudan söylemek
- put it bluntly
- doğrudan söylemek
- say explicitly
- doğrudan tahsis
- direct allocation
- doğrudan yazmak
- to type through
- doğrudan zarar
- (Hukuk) direct damage
- doğrudan ışıklandırma
- direct lighting
- doğrudan şaşma
- Don't stray from what is right./Avoid temptation
- Bilgi Sistemleri Ve Hizmetleri Başkanlığı (DIA); doğrudan destek; doktrin sponso
- (Askeri) Directorate for Information Systems and Services (DIA); direct support; doctrine sponsor
- Müşterek Doğrudan Taarruz Mühimmatı
- (Askeri) Joint Direct Attack Munition
- beyan edilen doğrudan geçiş
- (Politika, Siyaset) declared transit
- bu tüzük Üye Devletlerde bütünüyle bağlayıcıdır ve doğrudan uygulanır
- (Hukuk) this Regulation shall be binding in its entirety and directly applicable in the Member States