Honestly, I am not the most accurate person on earth.
- Dürüst olmak gerekirse, ben dünyada en doğru kişi değilim.
The clock on that tower is accurate.
- O kuledeki saat doğrudur.
The story seems true.
- Hikâye doğru görünüyor.
What he said is true.
- Onun söylediği doğru.
Are you brushing your teeth properly?
- Dişini doğru dürüst fırçalıyor musun?
Don't play dumb. Answer my question properly!
- Aptal numarası yapma. Soruma doğru dürüst cevap ver.
He said the words came straight from his heart.
- O kelimelerin doğruca kalbinden geldiğini söyledi.
After the meeting she headed straight to her desk.
- Toplantıdan sonra o doğrudan masasına doğru yöneldi.
The right mind is the mind that does not remain in one place.
- Doğru akıl bir yerde kalmayan akıldır.
It is right that you should write it.
- Onu yazman gerektiği doğrudur.
Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
- Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
Through trial and error, he found the right answer by chance.
- Deneme yanılma yoluyla doğru cevabı buldu.
Life can only be understood backwards, but it must be lived forwards.
- Hayat sadece geriye doğru anlaşılabilir ama ileriye doğru yaşanmalıdır.
Tom is walking backwards.
- Tom geriye doğru yürüyor.
He is the proper person for the job.
- O, iş için doğru kişidir.
We've found him to be the right man for the job.
- Biz, onun bu iş için doğru adam olduğunu keşfettik.
As soon as the three doctors had left the room, the Fairy went to Pinocchio's bed and, touching him on the forehead, noticed that he was burning with fever.
- Üç doktor odadan çıkar çıkmaz Peri, Pinokyo'nun yatağına doğru gitti ve alnına dokununca onun ateşler içinde yandığını gördü.
Tom is telling the truth, I'm fairly certain.
- Tom doğruyu söylüyor, ben oldukça eminim.
Due to Tom's behavior, the court is convinced that Mary's account is accurate.
- Tom'un davranışı nedeniyle mahkeme Mary'nin hesabının doğru olduğuna inanıyor.
Excuse me, but is this the right way to the subway station?
- Affedersiniz,ama bu metro istasyonu için doğru yol mu?
Is this the right way to Yokohama Station?
- Bu Yokohama İstasyonuna giden doğru yol mu?
The dog walked backward.
- Köpek geriye doğru yürüdü.
Tom took a step backward.
- Tom geriye doğru bir adım attı.