doğru doğru

listen to the pronunciation of doğru doğru
Turkish - English
hear! hear!
expression of agreement
hear, hear
doğru
accurate

Your analysis of the situation is accurate. - Sizin durum analiziniz doğrudur.

My watch is more accurate than yours. - Saatim sizinkinden daha doğru.

doğru
true

The story seems true. - Hikâye doğru görünüyor.

I'll be damned if it's true. - Eğer o doğruysa mahvoldum demektir.

doğru dürüst
properly

Are you brushing your teeth properly? - Dişini doğru dürüst fırçalıyor musun?

Don't play dumb. Answer my question properly! - Aptal numarası yapma. Soruma doğru dürüst cevap ver.

içe doğru
inward
doğru
straight

Show us the straight path. - Bize doğru yolu göster.

Give it to me straight. - Onu doğruca bana ver.

doğru
right

One of these two methods is right. - Bu iki yöntemden biri doğrudur.

The right mind is the mind that does not remain in one place. - Doğru akıl bir yerde kalmayan akıldır.

doğru doğru dosdoğru .... The exact truth
(of the matter) is that
doğru
through

Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives. - Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.

Through trial and error, he found the right answer by chance. - Deneme yanılma yoluyla doğru cevabı buldu.

-e doğru
toward
e doğru
towards
geriye doğru
backwards

Tom is walking backwards. - Tom geriye doğru yürüyor.

Why is it easier to park the car backwards than forwards? - Arabayı geriye doğru park etmek neden ileriye doğru park etmekten daha kolaydır?

doğru
authentic
doğru
for

We've found him to be the right man for the job. - Biz, onun bu iş için doğru adam olduğunu keşfettik.

The sun having set, we all started for home. - Güneş batarken, hepimiz eve doğru hareket ettik.

doğru
(Hukuk) fair

Tom is telling the truth, I'm fairly certain. - Tom doğruyu söylüyor, ben oldukça eminim.

As soon as the three doctors had left the room, the Fairy went to Pinocchio's bed and, touching him on the forehead, noticed that he was burning with fever. - Üç doktor odadan çıkar çıkmaz Peri, Pinokyo'nun yatağına doğru gitti ve alnına dokununca onun ateşler içinde yandığını gördü.

doğru
fair enough
askerlik yapmayı doğru bulmayan kimse
conscientious objector
doğru
due

Due to Tom's behavior, the court is convinced that Mary's account is accurate. - Tom'un davranışı nedeniyle mahkeme Mary'nin hesabının doğru olduğuna inanıyor.

doğru varsaymak
postulate
doğru yol
the right way

Is this the right way to go to the railway station? - Tren istasyonuna gitmek için doğru yol bu mu?

Excuse me, but is this the right way to the subway station? - Affedersiniz,ama bu metro istasyonu için doğru yol mu?

geriye doğru
backward

Why is it easier to park the car backwards than forwards? - Arabayı geriye doğru park etmek neden ileriye doğru park etmekten daha kolaydır?

The dog walked backward. - Köpek geriye doğru yürüdü.

-e doğru yönelmek
(Dilbilim) head towards
doğru dürüst
decent
doğru dürüst
straight
doğru dürüst
aright
doğru dürüst
real
doğru dürüst
decently
doğru dürüst
duly
doğru düzgün
straight
doğru ve dürüst
fair and square
doğrudoğru
(Dilbilim) correct
eve doğru
homeward-bound
geriye doğru sürmek
back up
gerçek doğru
(Bilgisayar) real line
ileri doğru
forward
ileriye doğru
forwardly
ileriye doğru
frontward
ileriye doğru
on
ileriye doğru eğilmek
(Dilbilim) lean forward
ileriye doğru hareket
course
ileriye doğru sürmek
propel
kesik çizgili doğru
dotted line
tepeden köke doğru kurumak
die back
geriye doğru sürmek
back
doğru
faithful
başını öne doğru eğmek
lower one's head
başını öne doğru eğmek
bow one's head
başını öne doğru eğmek
bend one's head
bir yere doğru bakan (ev, oda vb.)
minister to a place (house, room, etc.)
doğru
above board
doğru bir biçimde
properly
doğru cevap
right answer
doğru cevap
correct answer
doğru söz
correct words
yukarı doğru hareket ettirmek
move up
doğru doğru
Favorites