dizili

listen to the pronunciation of dizili
Turkish - English
in file
strung
delaminated
arranged
(Bilgisayar) indexed
print. typeset; set (type)
lined up, arranged in a row, series, or in order
strung (beads, tobacco leaves, etc.)
in train
dizi
{i} string

A string of disasters struck the region. - Bir dizi felaket bölgeyi vurdu.

dizi
sequence

Nobody could remember the sequence of events. - Hiç kimse olaylar dizisini hatırlayamadı.

There are many examples of the Fibonacci sequence in nature. - Fibonacci dizisinin doğada çok örneği vardır.

dizili arama
(Bilgisayar,Teknik) ordered seek
dizili açılımı
(Matematik) expansion in a series
dizili sıralı kütük
(Bilgisayar,Teknik) ordered serial file
dizi
{i} queue
dizi
{i} range
dizi
serial

Some people watched TV serials every evening. - Bazı insanlar her akşam televizyon dizilerini izlediler.

A new serial will begin in next month's issue. - Gelecek ayın baskısında yeni bir dizi başlayacak.

dizi
{i} order
dizi
(Muzik) gamut
dizi
kit
dizi
(Askeri) frequency
dizi
(Denizbilim) light chain
dizi
(İnşaat) ply
dizi
strip
dizi
batch
dizi
paradigm
dizi
(Bilgisayar) thread
dizi
procession
dizi
(Muzik) scale
dizi
stack
dizi
consecution
dizi
succession
dizi
rank
dizi
course
dizi
series

They gave a series of concerts. - Onlar bir dizi konser verdiler.

His life was a long series of failures. - Onun hayatı uzun bir başarısızlıklar dizisiydi.

dizi
line

I bought a set of table linen. - Bir dizi masa örtüsü ve peçete aldım.

The traffic was very heavy. The cars were lined up bumper to bumper. - Trafik çok yoğundu. Arabalar tampon tampona dizilmişti.

dizi
row
dizi
round

Most analysts expected that Tom's offer would set off a new round of bidding for Mary. - Araştırmacıların çoğu, Tom'un teklifinin Mary'ye bir dizi yeni teklifler gelmesine neden olacağı kanısında.

dizi
battery
dizi
catena
dizi
chain

A chain of events led to the outbreak of the war. - Bir dizi olay savaşın başlamasına yol açtı.

art arda dizili
tandem
dizi
train
dizi
mus. scale
dizi
array , Series
dizi
tier
dizi
set

I saw three sets of footprints in the snow from the road up to my front door. - Ben karda yoldan ön kapıma kadar üç dizi ayak izi gördüm.

I bought a set of table linen. - Bir dizi masa örtüsü ve peçete aldım.

dizi
cin. serial, serialized film
dizi
series, serial; string; row, line; series; paradigm; scale; progression, series; file
dizi
rope
dizi
progression
dizi
cycle
dizi
string (of beads)
dizi
row, line
dizi
(Matematik) progression; series
dizi
cluster
dizi
(Nükleer Bilimler) array
faz dizili ikaz sistemi
(Askeri) phased array warning system
English - English

Definition of dizili in English English dictionary

dizi
A transverse flute with a buzzing membrane used in Chinese music, usually made of bamboo
Turkish - Turkish
Dizilmiş olan, sıralanmış, mürettep
dizi
Saf durumundaki bir kıtanın, birbiri arkasında duran erlerine verilen ad
dizi
Yan yana, art arda veya zaman sırasına göre sıralanmış birbiriyle ilişkili nesne veya olayların oluşturduğu bütün sıra
dizi
Değerleri artarak veya eksilerek art arda gelen terimler takımı
dizi
Bir oktavın içinde sıralanan sekiz sesin bütünü
dizi
Herhangi bir bakımdan bir bütün oluşturan şeylerin tümü, seri
dizi
Bir iplik veya tel üzerine dizilmiş inci, boncuk gibi şeylerin oluşturduğu bütün, sıra
dizi
Herhangi bir bakımdan bir bütün oluşturan şeylerin tümü, seri: "İşte bütün eserlerini bir araya toplayacak olan bu dizinin başına yazılacak ön söz."- A. Ş. Hisar
dizi
Aynı söz dizimsel bağlam içinde birbirinin yerini alabilecek olan ve güçlü bir karşıtlık bağlantısı kuran ögelerin oluşturduğu bütün, paradigma
dizi
Dizi film
dizili
Favorites