Ona boşanmak istediğini söyledi.
- She told him she wanted a divorce.
Söylenti Mary'nin boşanmak istemesi.
- The story is that Mary wants a divorce.
Sami, Leyla'yı boşamak niyetinde değildi.
- Sami didn't intend to divorce Layla.
Cidden boşanmayı düşünüyor musun?
- Are you seriously thinking about getting a divorce?
Onun için boşanma tek dezavantajla iyi bir buluş: ilk önce evlenmek zorundasın.
- For him, divorce is a good invention, with one sole disadvantage: you have to get married first.
Kendisini boşamaması için karısını ikna etti.
- He persuaded his wife not to divorce him.
Gerçekten Tom'u boşamayı istemiyorsun, değil mi?
- You never really wanted to divorce Tom, did you?
Mary'nin ondan ayrılmak istediğini haber aldım.
- I got word that Mary wants to divorce him.
Onun için boşanma tek dezavantajla iyi bir buluş: ilk önce evlenmek zorundasın.
- For him, divorce is a good invention, with one sole disadvantage: you have to get married first.
Tom on beş yıldan daha önce ilk eşinden boşandı.
- Tom divorced his first wife more than fifteen years ago.
Boşanma genellikle acı bir ayrılıktır.
- Divorce is generally a painful parting.
Boşanmalar, boşanan çiftlerin ortak arkadaşlarını zor durumda bırakabilir, özellikle de ayrılık sert ve tantanalı olmuşsa.
- Divorce can put mutual friends of the divorcing couple in a difficult position, particularly if it's an acrimonious split.
Boşanmayı kabul edeceğim.
- I will consent to the divorce.
O, yıllar süren mutsuzluktan sonra onu boşadı.
- He divorced her after years of unhappiness.
Mary'nin ondan ayrılmak istediğini haber aldım.
- I got word that Mary wants to divorce him.
Tom ve Mary kötü bir ayrılma yaşadı.
- Tom and Mary had an ugly divorce.
The Civil War split between Virginia and West Virginia was a divorce based along cultural and economic, as well as geographic, lines.
Lucy divorced Steve when she discovered that he had been unfaithful.
The radical group voted to divorce itself from the main faction and start an independent movement.