Onlar boşanalı zaten iki yıl oldu.
- He's been divorced for 2 years already.
Tom ve Mary geçen yıl boşandı.
- Tom and Mary got divorced last year.
Mary'nin boşanmak istediğini duydum.
- I heard that Mary wants a divorce.
Ona boşanmak istediğini söyledi.
- She told him she wanted a divorce.
Sami, Leyla'yı boşamak niyetinde değildi.
- Sami didn't intend to divorce Layla.
Bütün boşanmalarının temel nedeni evliliktir.
- Marriage is the main cause of all divorces.
Boşanmayı kabul edeceğim.
- I will consent to the divorce.
Gerçekten Tom'u boşamayı istemiyorsun, değil mi?
- You never really wanted to divorce Tom, did you?
Kendisini boşamaması için karısını ikna etti.
- He persuaded his wife not to divorce him.
Mary'nin ondan ayrılmak istediğini haber aldım.
- I got word that Mary wants to divorce him.
Tom boşanmak istediğini söyledi.
- Tom said he wanted to get divorced.
Boşanmak istemiyorum.
- I don't want to get divorced.
Onun için boşanma tek dezavantajla iyi bir buluş: ilk önce evlenmek zorundasın.
- For him, divorce is a good invention, with one sole disadvantage: you have to get married first.
Bütün boşanmalarının temel nedeni evliliktir.
- Marriage is the main cause of all divorces.
Tom ve Mary boşanmaya karar verdi.
- Tom and Mary decided to get divorced.
Tom ve Mary'nin niçin boşanmayı planladıklarını sanıyorsun?
- Why do you think Tom and Mary are planning to get divorced?
Boşanma genellikle acı bir ayrılıktır.
- Divorce is generally a painful parting.
Boşanmalar, boşanan çiftlerin ortak arkadaşlarını zor durumda bırakabilir, özellikle de ayrılık sert ve tantanalı olmuşsa.
- Divorce can put mutual friends of the divorcing couple in a difficult position, particularly if it's an acrimonious split.
Bütün boşanmalarının temel nedeni evliliktir.
- Marriage is the main cause of all divorces.
Tom on beş yıldan daha önce ilk eşinden boşandı.
- Tom divorced his first wife more than fifteen years ago.
Tom ve Mary kötü bir ayrılma yaşadı.
- Tom and Mary had an ugly divorce.
Herkes için aşikardır ki, evlilik er ya da geç ayrılmayla sonuçlanır.
- It was obvious to everyone that the marriage would sooner or later end in divorce.
It is a sad fact that 43% of marriages are now divorced.
Mark's parents are divorced.
It is also pertinent to note that the current obvious decline in work on holarctic hepatics most surely reflects a current obsession with cataloging and with nomenclature of the organisms—as divorced from their study as living entities.
The Civil War split between Virginia and West Virginia was a divorce based along cultural and economic, as well as geographic, lines.
Lucy divorced Steve when she discovered that he had been unfaithful.
The radical group voted to divorce itself from the main faction and start an independent movement.