Dünya üzerinde mutluluğu çoğaltmanın tek yolu onu bölmektir.
- The only way on Earth to multiply happiness is to divide it.
Tom bölmek değil birleştirmek istedi.
- Tom wanted to unite not divide.
Kendisine karşı bölünmüş bir ev ayakta kalamaz.
- A house divided against itself cannot stand.
Bu kitap dört bölüme ayrılmıştır.
- This book is divided into four parts.
Oyun alanı, beyaz çizgiler tarafından üçe bölünmüş.
- The playground is divided into three areas by white lines.
Yol burada ikiye bölünür.
- The road divides here into two.
Dünya üzerinde mutluluğu çoğaltmanın tek yolu onu bölmektir.
- The only way on Earth to multiply happiness is to divide it.
RMS Titanik 16 tane su geçirmez bölmeye ayrıldı.
- The R.M.S. Titanic was divided into 16 watertight compartments.
Video kamerana bir bakayım.
- Let me have a look at your video camera.
There is a great divide between us.
Stay on your side of the divide, please.
The divide left most of the good land on my share of the property.
... goes into people’s mouths. Divide the world’s grain into six equal pieces. One ...
... you could divide the world into two equal parts; half rural and half urban, about three ...