Şu kitaplar ekranda görüntülendi.
- Those books were on display in the window.
Bir tablet, tek bir ünitede ekran devresi ve pili olan bir mobil bilgisayardır.
- A tablet is a mobile computer with display, circuitry and battery in a single unit.
Şu kitaplar ekranda görüntülendi.
- Those books were on display in the window.
Bu bir dokunmatik ekran, onun üzerinde görüntülenen kontrolleri çalıştırmak için parmaklarını kullanabilirsin.
- This is a touchscreen, so you can use your fingers to operate the controls which are displayed on it.
Yazar kendi kitabında çok yetenek göstermez.
- The author doesn't display much talent in his book.
Dan, Alzheimer belirtileri göstermeye başladı.
- Dan began displaying symptoms of Alzheimer's.
Teşhirdeki mücevherler kayboldu.
- The jewels on display disappeared.
Benim kameranın görüntüsü bozuk.
- My camera's display is defective.
IPad Flash içeriği ile web sayfalarını uygun şekilde görüntüleyebilseydi, benim için mükemmel bir çözüm olurdu.
- The iPad would be a perfect solution for me if it could properly display web pages with Flash content.
Bu web sayfası görüntülenemiyor.
- This web page can't be displayed.
Şu kitaplar ekranda görüntülendi.
- Those books were on display in the window.
Uyarı: desteklenmeyen karakterler '_' karakteri kullanarak gösterilir.
- Warning: unsupported characters are displayed using the '_' character.
Kutlamalar muhteşem bir havai fişek gösterisi ile sonuçlandı.
- The celebrations culminated in a spectacular fireworks display.
O mükemmel bir davranış sergiledi.
- She displayed excellent behavior.
Yeteneklerini sergiledi.
- She displayed her talents.
O asla öğrendikleri ile ilgili bir gösteri yapmadı.
- He never made a display of his learning.
O, yarışmada hangi yeteneğe sahip olduğunu gösterdi.
- In the contest he fully displayed what ability he had.
Fotoğrafları çeşitli Avrupa ve Amerika müzelerinde gösterimdedir.
- His pictures are on display in various European and American museums.
Bu bir dokunmatik ekran, onun üzerinde görüntülenen kontrolleri çalıştırmak için parmaklarını kullanabilirsin.
- This is a touchscreen, so you can use your fingers to operate the controls which are displayed on it.
O, yarışmada hangi yeteneğe sahip olduğunu gösterdi.
- In the contest he fully displayed what ability he had.
O, yeteneklerini gösterdi.
- She displayed her talents.
Dan, Alzheimer belirtileri göstermeye başladı.
- Dan began displaying symptoms of Alzheimer's.
The wearie Traueiler, wandring that way, / Therein did often quench his thristy heat, / And then by it his wearie limbes display, / Whiles creeping slomber made him to forget / His former paine .
The face is a particularly rich source for affect display, although other parts of the body may also be involved.
Lockheed 1011 Tristar, in markings of British European Airways, was a major attraction at the Farnborough air display.
They threw him round the displayed roots of the beeches, leapt when a puddle of water lay across the trail.
plasma-display television.
... faces and display their biography next to the image as you talk to them, and then when ...
... And, you know, smartphone and a big display are kind of the ...