Tom Mary ile sorunu görüşmek istiyor.
- Tom wants to discuss the problem with Mary.
Gecikmeden sorunu görüşmek gereklidir.
- It's necessary to discuss the problem without delay.
Amcanla konuşmak istiyorum.
- I want to talk to your uncle.
Hava hakkında konuşmak istemiyorum.
- I don't want to talk about the weather.
Yeni bir öneriyi tartışmak için bir yürütme kurulu oluşturuldu.
- An executive council was formed to discuss the new proposal.
İlerde bunu tartışmak için sebep olmadığını anlıyorum.
- I see no reason to discuss it further.
Bir fincan kahve içerken sohbet edelim.
- Let's talk over a cup of coffee.
Kahve içerken sohbet edelim mi?
- Shall we talk about it over a cup of coffee?
John o kadar telaşlıydı ki konuşmaya vakti yoktu.
- John was in such a hurry that he had no time for talking.
Ağzın doluyken konuşma.
- Do not talk with your mouth full.
Ona laf anlatmak, deveye hendek atlatmaktan daha zor.
- Giving advice to him is like talking to a brick wall.
Konuşurken lafımı bölme.
- Don't interrupt me while I'm talking.
Seninle fiyat hakkında konuşmak istiyorum.
- I would like to discuss about the price with you.
Dün bunu seninle konuşmak istedim ama sen dinlemek istiyor gibi görünmüyordun.
- I wanted to discuss this with you yesterday, but you didn't seem to want to listen.
Sorunlarımdan söz etmek istemiyorum.
- I don't want to discuss my problems.
O, o konu hakkında konuşmak istemiyor.
- She doesn't want to talk about it.
Grup, yaklaşmakta olan parti hakkında konuşmak için bir boğa oturumu planlıyordu.
- The group was planning a bull session to talk about the upcoming party.
Bu konu tartışılmaya değer.
- That topic is worth discussing.
Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim.
- Instead, I will turn to a discussion of the two economic variables I defined a moment ago.
Ağzın doluyken konuşma.
- Do not talk with your mouth full.
John o kadar telaşlıydı ki konuşmaya vakti yoktu.
- John was in such a hurry that he had no time for talking.
Barış görüşmeleri gelecek hafta başlayacak.
- Peace talks will begin next week.
Ateşkes görüşmeleri Temmuz 1951 de başladı.
- Ceasefire talks began in July 1951.
Ben sadece Tom'un konuşma biçimini severim.
- I just love the way Tom talks.
Onun konuşma biçimini seviyor.
- He likes the way she talks.
Tom şehrin dedikodusuydu.
- Tom was the talk of the town.
O, şehrin dedikodusuydu.
- He was the talk of the town.
I think we've batted this idea around enough to take a decision.
We're not talking rocket science here: it should be easy.
For she was giuen all to fleshly lust, / And poured forth in sensuall delight, / That all regard of shame she had discust, / And meet respect of honour put to flight .
Pistol: Discuss unto me; art thou officer? Or art thou base, common and popular?.
... will bring 44 nations together here in Washington to discuss how we're going to reach President ...
... Could you discuss Google's plan for bringing the ...