Tom paslı bir bıçakla elini kesti.
- Tom cut his hand with a rusty knife.
Nükleer soykırım senaryosu sadece eski propagandadır. Silah depoları sınırlı ve paslı.
- The nuclear holocaust scenario is just old propaganda. Arsenals are limited and rusty.
Benim matematik biraz paslanmış.
- My math is a little rusty.
Biraz hamlamış olabilirim.
- I may be a little rusty.