(Askeri) TEDİYE AMİRİ, TEDİYE SUBAYI: Kamu ödeneklerini alan ve tediye eden, bu ödeneklerden sorumlu olan subay. Bu subay, aynı zamanda, maliye kısmını idare edebilir ve mali konularda komutana müşavirlik yapar
(Askeri) BAŞKA KUVVET HESABINA ÖDEME: Milli Savunma Bakanlığı'na bağlı kuvvet komutanlıklarından biri tarafından başka bir kuvvet komutanlığı hesabına yapılan ödeme ve fon tahsisi
(Askeri) ÖZEL TEDİYE MEMURU: Kara Kuvvetleri Komutanı tarafından, kendi namına nakit hesaplarını tutmak ve tediye muhasebe işlerini yürütmek üzere tayin edilmiş sivil memur, astsubay veya diğer şahıs
English - English
Definition of disbursing in English English dictionary
To disburse an amount of money means to pay it out, usually from a fund which has been collected for a particular purpose. The aid will not be disbursed until next year The bank has disbursed over $350m for the project. to pay out money, especially from a large sum that is available for a special purpose (desborser, from borse )