Eğer saman yanarsa, gerçek bir felaket olur.
- If the hay caught fire, it would be a real disaster.
Felaketten kıl payı kurtuldu.
- He narrowly escaped the disaster.
Depremler ve seller doğal felaketlerdir.
- Earthquakes and floods are natural disasters.
Bunun felaket anlamına geleceğini biliyorlardı.
- They knew this would mean disaster.
Fırtınadan sonra şehrin bazı kısımları afet alanı gibiydi.
- Parts of the city looked like a disaster zone following the storm.
Afet filmlerini izlemeyi seviyorum.
- I like watching disaster movies.