Paranın gözden kaybolmasını soruşturacağız.
- We are going to look into the disappearance of the money.
Küreselleşme, yerel fahişelerin kaybolması anlamına mı geliyor?
- Does globalisation mean the disappearance of local sluts?
Tom, Mary'nin kaybolmasında ilgi çeken bir kişidir.
- Tom is a person of interest in Mary's disappearance.
Sami, Leyla'nın ortadan kaybolmasının endişelenilecek bir şey olmadığını varsaydı.
- Sami assumed that Layla's disappearance was nothing to worry about.
Tom'un Mary'nin ortadan kaybolmasıyla ilgisi yoktu.
- Tom didn't have anything to do with Mary's disappearance.
Fadıl'ın Leyla'nın kayboluşuyla ilgili yapacak hiçbir şeyi yoktu.
- Fadil didn't have anything to do with Layla's disappearance.
Bermuda Üçgenindeki kayboluşlar esrarengizdir.
- The disappearances in the Bermuda Triangle are inexplicable.
Tom gözden kaybolmak istiyor.
- Tom wants to disappear.
Ben sadece ortadan kaybolmak istiyorum.
- I just want to disappear.
Ortadan kaybolmak zorundasın.
- You have to disappear.
Ortadan kaybolmak zorundasın.
- You have to disappear.
Ortadan kaybolmak istedim.
- I wanted to disappear.
O, bu şehirde gözden kayboldu.
- He disappeared from this town.
Tren gözden kayboldu.
- The train disappeared from view.
Tom bir iz bırakmadan ortadan kayboldu.
- Tom disappeared without a trace.
Kar yakında kaybolacak.
- The snow will soon disappear.
O grup insanlar neredeyse yok oldular.
- That group of people almost disappeared.
Küçük aile çiftlikleri yok oluyorlardı.
- Small family farms were disappearing.
Tom gözden kaybolmak istiyor.
- Tom wants to disappear.
Sadece gözden kaybolma.
- Just don't disappear.
Pasifik'teki düşük rakımlı bazı ada ülkelerinin, deniz seviyesinin küresel ısınma sonucu yükselmesiyle yok olmasından korkuluyor.
- It's feared that some low-lying Pacific Island nations will disappear as seas rise as a result of global warming.
Onlar seni bulmadan önce, yok olmalısın.
- You need to disappear before they find you.
... lt doesn't take long after the disappearance of the dinosaurs ...