Don't put your elbows on the table.
- Dirseklerinizi masanın üstüne koymayın.
Nancy put her elbows on her knees.
- Nancy dirseklerini dizlerinin üstüne koydu.
He elbowed me in the ribs.
- O, kaburgalarıma dirsek vurdu.
Tom elbowed me in the ribs.
- Tom beni kaburgalarımdan dirsekledi.