I came to wish you good luck.
- Sana iyi şans dilemek için geldim.
I just stopped by to wish you luck.
- Sadece sana şans dilemek için uğradım.
Tom told Mary that sometimes all you have to do is ask for forgiveness.
- Tom Mary'ye bazen yapmak zorunda olduğumuz bütün şeyin af dilemek olduğunu söyledi.
Tom told Mary that sometimes all you have to do is ask for forgiveness.
- Tom Mary'ye bazen yapmak zorunda olduğumuz bütün şeyin af dilemek olduğunu söyledi.
You will have to apologize when you see him.
- Onu gördüğünde özür dilemek zorundasın.
Why will I write a letter to apologize?
- Neden özür dilemek için bir mektup yazacağım?
I came to wish you good luck.
- Sana iyi şans dilemek için geldim.
I just wanted to wish you luck.
- Sadece sana şans dilemek istedim.
I'd like to apologize.
- Özür dilemek istiyorum.
I'd like to apologize for this morning.
- Bu sabah için özür dilemek istiyorum.
I called Susan to apologize to her, but she hung up on me.
- Ona özür dilemek için Susan'ı aradım fakat o, telefonu yüzüme kapadı.
I don't have to apologize for what I said.
- Söylediğim için özür dilemek zorunda değilim.
I wish I were what I was when I wished I were what I am.
- Keşke olduğum gibi olmayı dilediğim zaman olduğum gibi olsam.
Everybody wished he had been elected governor.
- Herkes vali seçilmiş olmayı diledi.
Layla prayed for forgiveness.
- Leyla af dilemek için dua etti.
I never see a library without wishing I had time to go there and stay till I had read everything in it.
- Oraya gidecek ve içindeki her şeyi okuyacak zamanım olmasını dilemeden bir kütüphaneyi asla fark etmem.
I never see a library without wishing I had time to go there and stay till I had read everything in it.
- Bir kütüphane görünce, gidip içindeki her şeyi okuyana kadar orada kalmayı dilemediğim olmamıştır.
I wish I were what I was when I wished I were what I am.
- Keşke olduğum gibi olmayı dilediğim zaman olduğum gibi olsam.
There were times when Tom wished he hadn't married Mary.
- Tom'un Mary ile evlenmemiş olmayı dilediği zamanlar olmuştur.
I named my daughter Nairu wishing her long life.
- Ona uzun bir ömür dileyerek kızıma Nairu ismini verdim.
She sat next to him wishing she were somewhere else.
- O, başka bir yerde olmayı dileyerek onun yanına oturdu
I must beg your pardon.
- Ben sizden özür dilemeliyim.
Tom dropped a coin into the beggar's cup.
- Tom dilencinin kabına bir bozuk para koydu.
"Please accept my most sincere condolences on the loss of Mr Okan".