The accident came about through my carelessness.
- Kaza benim dikkatsizliğim nedeniyle meydana geldi.
Careless as she was, she could never pass an examination.
- Dikkatsiz olduğu için, o, bir sınavı asla geçemedi.
You might have prevented the accident if you hadn't been so inattentive.
- Çok dikkatsiz olmasaydın kazayı önleyebilirdin.
Tom was inattentive in class.
- Tom sınıfta dikkatsizdi.
The policeman gave Tom a ticket for reckless driving.
- Polis Tom'a dikkatsiz sürüşü için trafik cezası kesti.
He gets a kick out of reckless driving.
- O dikkatsiz araç kullanmaktan hoşlanır.
Are you really that oblivious?
- Gerçekten bu kadar dikkatsiz misin?
She's sloppy and careless.
- O özensiz ve dikkatsiz.
You should be careful in choosing friends.
- Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.
The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give.
- Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.
Although many European researchers have studied ancient Persian literature in the nineteenth century, the new world is not paying attention to our contemporary literature.
- Birçok Avrupalı araştırmacılar on dokuzuncu yüzyılda eski Fars edebiyatı eğitimi almasına rağmen, yeni dünya çağdaş edebiyatımıza dikkat etmiyor.
By lack of attention, she hit the post with her car.
- Dikkatsizlikten,arabasıyla direğe çarptı.
We should proceed with great caution.
- Büyük bir dikkatle devam etmeliyiz.
Everything should be done with the greatest caution.
- Her şey en büyük dikkatle yapılmalı.
You must take the fact into consideration.
- Gerçeği dikkate almalısın.
You should take her illness into consideration.
- Onun hastalığına dikkat etmelisin.
He paid no attention to my warning.
- Uyarımı dikkate almadı.
Tom was mindful of my warning.
- Tom uyarıma dikkat etti.
He came regardless of my instructions.
- Benim talimatlarımı dikkate almadan geldi.
Tom regarded the statue carefully.
- Tom heykele dikkatlice baktı.
You should be careful in choosing friends.
- Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.
Be careful interpreting indirect translations. Genders may have changed.
- Dolaylı çevirileri yorumlarken dikkatli ol. Cinsiyetler değişmiş olabilir.
I make a point of arranging sentences in my mind before writing them down.
- Yazmadan önce cümleleri aklımda düzenlemeye dikkat ederim.
If he'd been there, he'd have told you to mind your manners.
- Orada olsaydı, hareketlerine dikkat etmeni söylerdi.
Beware of pickpockets here.
- Burada yankesicilere dikkat edin.
Beware of pickpockets.
- Yankesicilere dikkat edin.
He seldom gets sick because he is careful about his health.
- Sağlığı hakkında dikkatli olduğundan dolayı o nadiren hastalanır.
I'm the type who likes to think things over very carefully.
- Şeylerin üzerinde çok dikkatlice düşünmeyi seven tipim.
Look out! There's a truck coming!
- Dikkat edin! Gelen bir kamyon var!
Look out for pickpockets.
- Yankesicilere dikkat et.
I hope my mistake will escape his notice.
- Hatamın onun dikkatinden kaçacağını umuyorum.
I didn't notice the light turn red.
- Işığın kırmızıya döndüğüne dikkat etmedim.
At last, they began to count down cautiously.
- Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar.
In recent years, some Muslim countries have prospered and attracted the attention of the world.
- Son yıllarda, bazı Müslüman ülkeler zenginleşmiş ve dünyanın dikkatini çekmişlerdir.
Tom failed to heed warning signs.
- Tom uyarı işaretlerine dikkat edemedi.
They gave no heed to the warning.
- Uyarıya dikkat etmediler.
Do your work with more attentiveness.
- Biraz daha dikkatli çalışır mısın?
She achieved remarkable results.
- O, dikkate değer sonuçlar elde etti.
There was nothing worthy of remark at the fair.
- Fuarda dikkate değer bir şey yoktu.
Watch out mom, these are coming your way!
- Dikkatli olun anne, onlar size doğru geliyor.
Watch out for thieves around here.
- Civardaki hırsızlara dikkat edin.
Kate took careful notes on the history lecture.
- Kate tarih dersinde dikkatle not tuttu.
Please take note of that.
- Lütfen ona dikkat et.
The forest fire occurred through carelessness.
- Orman yangını dikkatsizlik yüzünden oldu.
If you go into the forest, watch out for the ogres who eat children!
- Eğer ormana giderseniz, çocukları yiyen canavarlara dikkat edin!
I hope my mistake will escape his notice.
- Hatamın onun dikkatinden kaçacağını umuyorum.
It's my fault that the cake was burned. I was talking on the phone and didn't notice the time.
- Kekin yanması benim hatamdır. Telefonda konuşuyordum ve zamana dikkat etmedim.
Beware! There's a car coming!
- Çok dikkat et! Gelen bir araba var!
Beware of pickpockets here.
- Burada yankesicilere dikkat edin.
Let the buyer beware.
- Alıcı dikkatli olsun.
Beware! There's a car coming!
- Çok dikkat et! Gelen bir araba var!