I had to consider Tom's proposal.
- Tom'un önerisini dikkate almak zorunda kaldım.
I've seen Tom do some remarkable things.
- Tom'un bazı dikkate değer şeyler yaptığını gördüm.
He has made remarkable progress in English.
- İngilizcede dikkate değer bir ilerleme kaydetti.
Chemistry has made notable progress in recent years.
- Kimya bilimi son zamanlarda dikkate değer bir gelişim gösterdi.
The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give.
- Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.
If you're not careful, you might slip and fall on the icy steps.
- Eğer dikkatli olmazsan ,kayabilir ve buzlu basamakların üstüne düşebilirsin.
Although many European researchers have studied ancient Persian literature in the nineteenth century, the new world is not paying attention to our contemporary literature.
- Birçok Avrupalı araştırmacılar on dokuzuncu yüzyılda eski Fars edebiyatı eğitimi almasına rağmen, yeni dünya çağdaş edebiyatımıza dikkat etmiyor.
By lack of attention, she hit the post with her car.
- Dikkatsizlikten,arabasıyla direğe çarptı.
Everything should be done with the greatest caution.
- Her şey en büyük dikkatle yapılmalı.
He cautioned me against being careless of my health.
- O beni benim sağlığıma karşı dikkatsiz olmama karşı uyarıda bulundu.
Everyone has gone towards the ruin regardless of warnings.
- Herkes uyarıları dikkate almadan harabeye doğru gitti.
He was fighting regardless of his wound.
- O, yarasını dikkate almadan dövüşüyordu.
There was nothing worthy of remark at the fair.
- Fuarda dikkate değer bir şey yoktu.
This book is worthy of attention.
- Bu kitap dikkate değer.
There are noticeable differences between the two.
- İkisinin arasında dikkate değer farklılıklar var.
The results are noteworthy.
- Sonuçlar dikkate değerdir.
Out of consideration to the pig farming industry the name 'pig influenza' has been changed into 'influenza A(H1N1)'.
- Domuz yetiştiriciliği endüstrisini dikkate almazsak 'domuz gribi' adı 'A gribi (H1N1) olarak değişti.
I have taken everything into consideration.
- Her şeyi dikkate aldım.
Tom was mindful of my warning.
- Tom uyarıma dikkat etti.
Tom failed to heed warning signs.
- Tom uyarı işaretlerine dikkat edemedi.
She seldom pays regard to my advice.
- O, tavsiyemi nadiren dikkate alır.
He came regardless of my instructions.
- Benim talimatlarımı dikkate almadan geldi.
You should take into consideration the advice of your mother.
- Annenin tavsiyesini dikkate almalısın.
We should have taken the schedule into consideration.
- Programı dikkate almalıydık.
You'd better be careful about going to her house.
- Onun evine gitme hakkında dikkatli olsan iyi olur.
You should be careful in choosing friends.
- Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.
I make a point of arranging sentences in my mind before writing them down.
- Yazmadan önce cümleleri aklımda düzenlemeye dikkat ederim.
If he'd been there, he'd have told you to mind your manners.
- Orada olsaydı, hareketlerine dikkat etmeni söylerdi.
Beware of pickpockets.
- Yankesicilere dikkat edin.
Beware of the cockerel. It bites.
- Yavru horoza dikkat edin. O ısırır.
The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give.
- Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.
If you're not careful, you might slip and fall on the icy steps.
- Eğer dikkatli olmazsan ,kayabilir ve buzlu basamakların üstüne düşebilirsin.
Look out for the wild dog!
- Vahşi köpeğe dikkat edin!
Look out for pickpockets.
- Yankesicilere dikkat et.
Let's begin by considering the similarities.
- Benzerlikleri dikkate alarak başlayalım.
It's my fault that the cake was burned. I was talking on the phone and didn't notice the time.
- Kekin yanması benim hatamdır. Telefonda konuşuyordum ve zamana dikkat etmedim.
Notice how the player uses his elbows.
- Oyuncunun dirseğini nasıl kullandığına dikkat edin.
At last, they began to count down cautiously.
- Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar.
In recent years, some Muslim countries have prospered and attracted the attention of the world.
- Son yıllarda, bazı Müslüman ülkeler zenginleşmiş ve dünyanın dikkatini çekmişlerdir.
They gave no heed to the warning.
- Uyarıya dikkat etmediler.
Tom failed to heed warning signs.
- Tom uyarı işaretlerine dikkat edemedi.
Do your work with more attentiveness.
- Biraz daha dikkatli çalışır mısın?
Recent advances in medicine are remarkable.
- Tıptaki son gelişmeler dikkat çekiyor.
She achieved remarkable results.
- O, dikkate değer sonuçlar elde etti.
Watch out mom, these are coming your way!
- Dikkatli olun anne, onlar size doğru geliyor.
Do we need to watch out for tigers around here?
- Buradaki kaplanlara dikkat etmeli miyiz?
I advise you to be careful in making notes for the lecture.
- Dersi not alırken dikkatli olmanızı tavsiye ederim.
You need to take note of this!
- Buna dikkat etmelisin!
If you go into the forest, watch out for the ogres who eat children!
- Eğer ormana giderseniz, çocukları yiyen canavarlara dikkat edin!
The forest fire occurred through carelessness.
- Orman yangını dikkatsizlik yüzünden oldu.
I hope my mistake will escape his notice.
- Hatamın onun dikkatinden kaçacağını umuyorum.
I didn't notice the light turn red.
- Işığın kırmızıya döndüğüne dikkat etmedim.
Let the buyer beware.
- Alıcı dikkatli olsun.
Beware of pickpockets here.
- Burada yankesicilere dikkat edin.
Beware of the cockerel. It bites.
- Yavru horoza dikkat edin. O ısırır.
Beware! There's a car coming!
- Çok dikkat et! Gelen bir araba var!