dikkat!

listen to the pronunciation of dikkat!
Turkish - English
On guard!
oyez
careful!
watch out!
care

You should be careful in choosing friends. - Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.

You must take care when you cross the road. - Yolu geçerken dikkat etmelisin.

attention

I did not want to attract attention. - Ben dikkat çekmek istemiyordum.

Although many European researchers have studied ancient Persian literature in the nineteenth century, the new world is not paying attention to our contemporary literature. - Birçok Avrupalı ​​araştırmacılar on dokuzuncu yüzyılda eski Fars edebiyatı eğitimi almasına rağmen, yeni dünya çağdaş edebiyatımıza dikkat etmiyor.

caution

Please proceed with caution. - Lütfen dikkatli olun.

He cautioned me against being careless of my health. - O beni benim sağlığıma karşı dikkatsiz olmama karşı uyarıda bulundu.

attention, caution; care, carefulness, heed, assiduity, regard; Look out!, Watch out!, Be careful!, Attention!
discretion
(Hukuk) consideration

Out of consideration to the pig farming industry the name 'pig influenza' has been changed into 'influenza A(H1N1)'. - Domuz yetiştiriciliği endüstrisini dikkate almazsak 'domuz gribi' adı 'A gribi (H1N1) olarak değişti.

You should take her illness into consideration. - Onun hastalığına dikkat etmelisin.

warning

Tom failed to heed warning signs. - Tom uyarı işaretlerine dikkat edemedi.

He paid attention to my warning. - O, uyarıma dikkat etti.

regard

Tom regarded the statue carefully. - Tom heykele dikkatlice baktı.

He came regardless of my instructions. - Benim talimatlarımı dikkate almadan geldi.

circumspection
be careful!

Be careful interpreting indirect translations. Genders may have changed. - Dolaylı çevirileri yorumlarken dikkatli ol. Cinsiyetler değişmiş olabilir.

You'd better be careful about going to her house. - Onun evine gitme hakkında dikkatli olsan iyi olur.

mind

If he'd been there, he'd have told you to mind your manners. - Orada olsaydı, hareketlerine dikkat etmeni söylerdi.

While driving, mind the potholes. - Araba sürerken, çukurlara dikkat et.

beware of

Beware of the cockerel. It bites. - Yavru horoza dikkat edin. O ısırır.

Beware of falling rocks! - Düşen kayalara dikkat edin!

nota bene
diligence
(Bilgisayar) careful

You should be careful in choosing friends. - Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.

He seldom gets sick because he is careful about his health. - Sağlığı hakkında dikkatli olduğundan dolayı o nadiren hastalanır.

fetish
cate
(Bilgisayar) look out

Look out for the wild dog! - Vahşi köpeğe dikkat edin!

Look out! There's a car coming. - Dikkat! Gelen bir araba var.

{i} notice

I hope my mistake will escape his notice. - Hatamın onun dikkatinden kaçacağını umuyorum.

He took no notice of my advice. - O, benim tavsiyemi dikkate almadı

count

At last, they began to count down cautiously. - Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar.

In recent years, some Muslim countries have prospered and attracted the attention of the world. - Son yıllarda, bazı Müslüman ülkeler zenginleşmiş ve dünyanın dikkatini çekmişlerdir.

heed

They gave no heed to the warning. - Uyarıya dikkat etmediler.

Take heed of her advice. - Onun tavsiyesine dikkat et.

intentness
carefulness
{i} attentiveness

Do your work with more attentiveness. - Biraz daha dikkatli çalışır mısın?

solicitude
taking care of
considerations
in attention
watchfulness
remark

The recent advances in medicine are remarkable. - Tıptaki son gelişmeler dikkat çekicidir.

Recent advances in medicine are remarkable. - Tıptaki son gelişmeler dikkat çekiyor.

watch out

Watch out for pickpockets. - Yankesicilere dikkat edin.

Watch out for thieves around here. - Civardaki hırsızlara dikkat edin.

note

You need to take note of this! - Buna dikkat etmelisin!

There is one very noteworthy element in this stage. - Bu aşamada dikkat çeken bir husus vardır.

fore

The forest fire occurred through carelessness. - Orman yangını dikkatsizlik yüzünden oldu.

If you go into the forest, watch out for the ogres who eat children! - Eğer ormana giderseniz, çocukları yiyen canavarlara dikkat edin!

shun
Notice!

I didn't notice the light turn red. - Işığın kırmızıya döndüğüne dikkat etmedim.

It's my fault that the cake was burned. I was talking on the phone and didn't notice the time. - Kekin yanması benim hatamdır. Telefonda konuşuyordum ve zamana dikkat etmedim.

Beware!

Beware! There's a car coming! - Çok dikkat et! Gelen bir araba var!

Let the buyer beware. - Alıcı dikkatli olsun.

careful attention
ware
application
cave
cautiousness
Be careful!/ Look out!
ear(1)
beware

Beware of pickpockets. - Yankesicilere dikkat edin.

Let the buyer beware. - Alıcı dikkatli olsun.

studious
rigor
cognizance
Turkish - Turkish
(Osmanlı Dönemi) SAAL
(Osmanlı Dönemi) ÇÜ
DİKKAT
(Osmanlı Dönemi) İncelik, dakik oluş. Ehemmiyet ve kıymet verme
dikkat
Dikkat ediniz! anlamında bir uyarma sözü
dikkat
Dikkat ediniz!
dikkat
İlgi, özen
dikkat
Bilinç etkinliğinin belli bir nesne üzerinde yoğunlaşması
dikkat
Duygularla düşünceyi bir şey üzerinde toplama, uyanıklık: "Dikkatle bakınca güvertedeki insanların gidip gelişini kolaylıkla seçebiliyor."- Y. K. Karaosmanoğlu. İlgi, özen
dikkat
Duygularla düşünceyi bir şey üzerinde toplama, uyanıklık