She needed five stitches.
- Beş dikişe ihtiyacı oldu.
I think Tom needs stitches.
- Sanırım Tom'un dikişlere ihtiyacı var.
My jeans ripped at the seams.
- Kot pantolonumun dikişleri yırtıldı.
My mother gave me her sewing machine.
- Annem bana dikiş makinesini verdi.
Mom was busy with her sewing.
- Annem dikiş işleriyle meşguldü.
My jeans ripped at the seams.
- Kot pantolonumun dikişleri yırtıldı.
You are very good at sewing.
- Dikiş dikmekte çok iyisin.
There's not enough light in this room for sewing.
- Odada dikiş dikmek için yeterli ışık yok.
Dancing is a perpendicular expression of a horizontal desire.
- Dans, yatay arzunun dikey bir ifadesidir.
She stood bolt upright.
- O civatayı dik durdurdu.
An empty bag can't stand upright.
- Boş torba dik duramaz.
The climb will be steep and difficult.
- Tırmanış dik ve zor olacak.
He stared at the steep slope.
- O, dik yamaca bakakaldı.
The cliff is almost vertical.
- Uçurum neredeyse diktir.
The X-axis is the horizontal axis and the Y-axis is the vertical axis.
- X ekseni yatay eksendir ve Y ekseni dikey eksendir.
We can't find a good sewing machine anywhere.
- İyi bir dikiş makinesini her yerde bulamayız.
There is a sewing machine and an ironing board in the room where Tom used to sleep.
- Tom'un eskiden uyuduğu odada bir dikiş makinesi ve bir ütü masası var.
Konfeksiyon dikiş iplikleri genel isimi multi veya mono flament.
An immense monument was erected in honor of the eminent philosopher.
- Büyük filozofun şerefine muazzam bir anıt dikildi.
The Berlin wall was erected in 1961.
- Berlin duvarı 1961'de dikildi.
He fixed his eyes on me.
- Gözlerini bana dikti.
Everyone's eyes were fixed upon her.
- Herkesin gözleri ona dikildi.
Tom carefully transplanted the tiny tomato seedlings into his vegetable patch.
- Tom sebze bahçesine minik domates fidelerini dikkatlice dikti.
Mother transplanted the flowers to the garden.
- Annem çiçekleri bahçeye dikti.
You should look out for potholes when driving.
- Araba sürerken çukurlara dikkat etmelisin.
Watch out! There's a pothole in the road.
- Dikkat et! Yolda çukur var.
There is a sewing machine and an ironing board in the room where Tom used to sleep.
- Tom'un eskiden uyuduğu odada bir dikiş makinesi ve bir ütü masası var.
My mother gave me her sewing machine.
- Annem bana dikiş makinesini verdi.
I bought a new sewing machine.
- Ben, yeni bir dikiş makinesi satın aldım.
My mother gave me her sewing machine.
- Annem bana dikiş makinesini verdi.
How beautiful my sewn drapes are.
- Dikili perdelerim ne kadar güzel.
Mary sewed her own costume.
- Mary kendi kostümünü dikti.
He sewed a dress for me.
- O benim için bir elbise dikti.
Mother transplanted the flowers to the garden.
- Annem çiçekleri bahçeye dikti.
Tom carefully transplanted the tiny tomato seedlings into his vegetable patch.
- Tom sebze bahçesine minik domates fidelerini dikkatlice dikti.
Do you have a needle to sew on these buttons?
- Bu düğmeleri dikmek için bir iğnen var mı?
Can you sew on these buttons for me?
- Sen bu düğmeleri benim için dikebilir misin?
She needed five stitches.
- Ona beş dikiş atıldı.
The doctor gave her four stitches.
- Doktor ona dört dikiş attı.
She watched the birds intently and joyfully.
- Kuşları dikkatle ve sevinçle izledi.
Tom is listening intently.
- Tom dikkatle dinliyor.
The higher we climbed, the steeper became the mountain.
- Ne kadar yükseğe tırmanırsak dağlar o kadar dik olur.
Tom planted three apple trees in his yard.
- Tom bahçesine üç elma ağacı dikti.
Planting forests is good for the environment.
- Ormanların dikimi çevre için iyidir.
Tom's a stiff-necked old man.
- Tom dik kafalı yaşlı bir adam.
It is hard for an empty sack to stand straight.
- Boş bir çuvalın dik durması zordur.
I've heard that sitting up straight is bad for your back.
- Dik oturmanın sırtın için zararlı olduğunu duydum.
This morning at the station, her attention was caught by a poster with bold letters.
- Bu sabah istasyonda, kalın harfli bir afiş onun dikkatini çekti.
This box is square, not rectangular.
- Bu kutu kare, dikdörtgen değil.
If a triangle has two right angles, it's a square missing one side.
- Bir üçgenin iki dik açısı varsa, o bir kenarı eksik bir karedir.