Bana böyle hoş bir hediye gönderdiğin için çok teşekkür ederim.
- Thank you very much for sending me such a nice present.
Newport gibi, deniz kenarındaki tatil köyleri yaz aylarında çok kalabalıktır.
- Seaside resorts, such as Newport, are very crowded in summer.
Bu gibi olaylar oldukça yaygındır.
- Such incidents are quite common.
Ben lise mezunuyum yani ben lise problemlerini ve bu gibi şeyleri cevaplayabilirim.
- I'm a high school graduate so I am that much able to answer high school problems and such.
Mary oldukça güzel bir gelindi.
- Mary was such a lovely bride.
Böyle bir olay burada oldukça yaygındır.
- Such an event is quite common here.
Aklında ne olduğuna dair hiçbir fikrim yok, böylesine olumlu teklifi reddetti.
- I have no idea what he has in mind, rejecting such a favorable proposal.
Böylesine büyük bir köpeği asla görmedim.
- I've never seen such a big dog.
Pek çok meyve ihraç ederler, mesela portakal, greyfurt ve limon.
- They export a lot of fruit, such as oranges, grapefruits and lemons.
Ne kadar da aptalsın!
- You're such an idiot!
Ne kadar da güzel kirpiklerin var.
- You have such beautiful lashes.
Böylesine bir mükemmelliğe ulaşmak için ne kadar süre eğitim gördün?
- How long did you train in order to achieve such perfection?
Ne kadar da aptalsın!
- You're such an idiot!
Hikayeye inanacak kadar öylesine aptal değildir.
- He is not such a fool as to believe that story.
Linda'nın hayal kırıklığı öylesine fazlaydı ki gözyaşlarına boğuldu.
- Such was Linda's disappointment that she burst into tears.
Yoğun trafiğin gürültüsü o kadar çoktu ki polis kendini duyuramadı.
- The noisy of heavy traffic was such that the policeman could not make himself heard.
Soğuk o kadar çoktu ki kuşlar aniden düştü.
- The frost was such that the birds fell on the fly.
Education in this world disappoints me.
- Die Ausbildung in dieser Welt enttäuscht mich.
What is the advantage of this technology?
- Was ist der Vorteil dieser Technologie?
What is the height of this mountain?
- Wie hoch ist dieser Berg?
What is the meaning of this phrase?
- Was bedeutet dieser Satz?
The river suddenly narrows at this point.
- Der Fluss wird an dieser Stelle plötzlich enger.
To the best of my knowledge, the lake is the deepest at this point.
- Meines Wissens ist der See an dieser Stelle am tiefsten.